Forever Ziyaretçi Nihai Biyo-Organik Silah Evriliş Diriliş Çöküş Kuruluş Başlangıç
Bizler İnkâr Edilemeyiz! -Forever Ekibi
  • 2535
  • 19

DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #10 : 17 Ekim 2010, 20:02:30 »
BÖLÜM 10:

Mikhail, soğukkanlılıkla adamlarının yerlerini almaları için bekliyordu.Hemen ambara giremeyeceğinin farkındaydı.Fakat yinede hazırlıklı olmak istiyordu.Cheslav ile İlbey, Mikhail? in dediği gibi ambar kapısını gözleyen nöbetçilerin yanına gitmişlerdi.Bu iki adamına sonsuz güveniyordu.Çünkü Cheslav konu açmakta iyiydi, İlbey ise konuşarak karşısında ki kişiye işini unutturmakta.Anlaşılan Cheslav  her ihtimale karşı nöbetçilere içki ısmarlamayı başarmıştı.Bu iyi bir işaret gibi görünüyordu.Sonuçta nöbette bulunan görevlilerin kolay kolay içki içmeyeceği kesindi.

15 Dakika kadar sonra:

Mikhail? in planı raylarına oturmuş gibi görünüyordu.Nöbette bulunan Umbrella görevlileri şen şakrak konuşmaya ve dikkatlerini kaybetmeye başlamışlardı.Cheslav ve İlbey ile sanki her gün görüştükleri dostları gibi muhabbet ediyorlardı.Tabii bunda Cheslav ile İlbey? in genel çabaları da muhakkak söz konusuydu? Mikhail zamanın geldiğini düşünerek kafasını saat 3 yönüne çevirerek Maximillian? a baktı.Maximillian, Mikhail? in gözlerini üstünde yakalayarak tamam dermiş gibi elini ensesine götürerek kaşımaya başlamıştı.Mikhail başka bir zaman olsa kesinlikle kendini fark ettirmemek yavaş adımlarla yürümeyi seçerdi.Fakat şuanda nöbetçiler iyice kendilerinden geçtikleri için ne kadar hızlı ambarın içine girerse o kadar iyi olacağını düşünüyordu.Bu yüzden koşar adımlar atarak ambar kapısına ulaşmıştı.Tahtadan yapılma gösterişsiz kapı koluna elini uzatarak kapıyı açtı ve içeri girdi.Hemen sonrasındaysa kapıyı sessizce, ama seri şekilde arkasından kapattı.Etraf olabildiğine karanlıktı.Mikhail, ellerini hareket ettirerek nerede olduğunu anlamaya çalıştı.Yinede işeye yaramayan boş bir çabaydı.Mikhail, kendini kapıya yaslayarak sol eliyle duvarda düğme benzeri bir şey aramaya koyuldu.Kısa bir araştırmadan sonra, boş bir çaba olduğunu anlayarak alnındaki soğuk terleri elinin yeniyle sildi.Mikhail biran için saçma bir varsayıma kapılarak, ?Acaba  bu ambarda hiç ışık yokta ezbere bir şekilde mi ilerlemek gerekiyor.? Diye düşünmeye başlamıştı.Nitekim kısa biraz sonra kendi düşüncesini çürüğe çıkartmayı başardı.Çünkü Mikhail buraya girmeden önce; Umbrella görevlisi ambara girdiği zaman ambardan meyhaneye ışık yayılıyordu.Bu durumda ambarda bir ışık kaynağı var.Fakat Mikhail? in ambarı aydınlatmak için ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.Sonuçta güvenlik açısından birçok önlem alınmıştır ve bunun için çok farklı yöntemler olabilir.Mikhail bunları düşünürken bir  yandan da bu şekilde çok fazla oyalanmaması gerektiğini ve zamanın kısıtlı olduğunu hatırlıyordu.Mikhail açısından tek bir çözüm yolu vardı.O da; ambar kapısını açarak, meyhaneden içeriye biraz ışık girmesine izin vermekti.Yinede Mikhail fark edileceğinden dolayı bu çabayı göze alamıyordu.Buraya girmek için bu kadar uğraşmışken, basit bir nedenden dolayı yakalanmak istemiyordu.Çaresizce sırtını tamamen kapıya dayadı ve ellerini kızgınlıkla saçlarına doğru götürürken, bir şey hissetti.Mikhail biran için umutlanarak elleriyle havayı kontrol etmeye başladı ve sağ elinin ayası boşlukta duran bir şeye değdi.Mikhail uçurumdan düşmek üzereymiş gibi bir kokuyla sol eliyle kapıdan destek alarak birkaç adım attı ve sağ eliyle boşluktaki nesneyi yakalamayı başararak bunun ne olabileceğini kavramaya çalışıyordu.Büyük olasılıkla bir ipti, Mikhail tedbiri elden bırakmayarak ipe benzer nesneyi hafifçe aşağıya doğru çekti.Aşağıya doğru geldiği bir gerçekti .Mikhail kendi kendine kızarak daha yolun başında bu kadar uğraştığı için sinirlenmeye başlamıştı.Kuvvetini kullanarak nesneyi aşağıya doğru çekti ve  tavandan sarkan lambada loş bir ışık meydana geldi.Mikhail? in kaskatı olmuş kasları gevşemişti.Yüzünde hafif bir zafer tebessümü oluşmuştu.Bundan sonrasının kolay olacağı kanısındaydı.Kendini toplayarak etrafına baktı ve tebessümü anında silindi.Ambar duvarının köşelerine üç dört tane ceset yığmışlardı, Mikhail cesetlere biraz yaklaşarak incelemeye karar verdi.Çünkü Umbrella? nın niçin bunları almak istediğini anlamak istiyordu.Mikhail, tanıdığı bir askerin ölüsünü fark ederek ona doğru yaklaştı.Aslında Mikhail, bu ölmüş askeri tamamen tanımıyordu.Sadece Jeremy diye bir adı olduğunu biliyordu.Jeremy? nin önünde çömelerek, operasyon ceketinin sol kolunda bol miktarda kan kurumuş olduğunu fark etti.Yavaş bir şekilde Jeremy? nin kolunu sıvayarak kendini yarayı görmeye hazırladı.Mikhail yarayı görür görmez, cesetten uzaklaşarak boş bir duvara yaslandı.Mikhail? in savaş deneyiminden dolayı cesetlere alışkın olmasına rağmen bu ölmüş olan askerin yarası bir vahşet niteliğindeydi.Dağda ki yaratıklar nasıl bir evrime maruz kalmışlardı böyle.Belki bir aslan bile böyle bir yaraya neden olamazdı.Dağda mücadele ettikleri her ne ise; Jeremy? nin kolunu tamamen kemiğiyle birlikte almıştı.Mikhail, ölmüş askerlerin yaralarını daha fazla incelemeye tahammül edemeyeceğini anlayarak ambardan dışarı çıkmak için kapıya doğru yelteniyordu ki hemen çaprazında çokta aşağıya inmeyen merdivenler fark etti.Mikhail merakla merdivenlere doğru gitti ve başka bir kapıyla karşılaştı.Merdivenlerden inerek kapıyı merakına yenilip pervasızca içerek içeriyi kontrol etmeye koyuldu.Hiç kimse yoktu.Fakat Mikhail? in karşı karşıya olduğu görüntü garipti.Bulunduğu yer temiz ve paktı.Bir hastane kadar temiz ve düzenli görünüyordu.Ambarın tam tersine geniş ve ferah bir görünümü vardı.20 tane kadar birleştirilmiş kalım bir kablo topluluğu odanın kuzey tarafında toplanmıştı.İki tane masa vardı.Birinci masanın etrafına konulmuş 4 tane konforlu koltuk vardı.İkinci masa, neredeyse odayı boydan boyda kaplıyordu.Kalınlığı çok fazla olmamasına karşın, üstüne boyutu fazla olan şeyler konulmuştu.Mikhail kabloların ana bağlantı yerini merak ederek etrafına bakınmayı sürdürdü.Asıl merak ettiği şey Bu kalın kablo topluluğunun nereye gittiğiydi.Ana güç ünitesinin yerinin, hemen uzun masanın ortasında olduğunu görüp oraya doğru yürümeye başladı.Büyük güç ünitesinin önüne geldiği zaman, aslında uzun masanın iki parçadan oluştuğunu anladı ve ortasında bu makinenin olduğunu fark etmişti.Makinenin üst tarafında; orta büyüklükte 4 tane kare ekran vardı.Hepsinde de aynı görüntü mevcuttu.Daha sonra güç ünitesinin aşağı kısmına bakarak kabloların bağlandığı yeri büyük alanı gördü, fakat umduğu ipucunu bulamamıştı.Mikhail, başını yukarıya kaldırarak güç ünitesinde bulunan ekranlara daha yakından bakmaya başlamıştı.Mikhail? in biran için gözleri normalden daha fazla açılarak ekranlara şaşkınlıkla bakmayı sürdürdü.Aslında ekranların hepsinde aynı görüntü yoktu.Yalnızca gösterdiği şeyi katman katman gösteriyordu.Mikhail düşündüğü şeyin aptalca ve saçma olduğundan çok emindi.Çünkü böyle bir şeyin olabilmesi imkânsızdı.Bunu Umbrella gibi bir şirketin bile yapabileceğinden şüpheliydi.Ekranlarda görülen şey; kabloların nereye gittiği ile ilgiliydi ve kabloların gittikleri mekân ise; çıkmış oldukları dağdan başka bir yer değildi?

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #11 : 17 Ekim 2010, 20:02:53 »
BÖLÜM 11:

Mikhail Victor şok olmuş halde en yakınında bulunan koltuklardan birine çöktü.Mikhail, Umbrella? nın inanılmazlığına karşın bitkin ve yerinden kalkamayacak kadar yorgundu.Kafasında kurguladığı komplo teorileri bile, Umbrella yanında acemi bir senaristin hikayesi gibi görünüyordu.Mikhail koltukta oturup, Umbella ile ilk tanıştığı zamandan beri olanları hızlıca yeniden yaşıyordu, her şey yavaş yavaş yerli yerine oturmaya başlamıştı.Biranda o dağa gönderilmelerinin nedeni; sadece birkaç askerin öldürülmesini istemeleriydi.Mikhail, bunu daha önce düşünmediği için kendine lanet ederek ayağa kalktı ve duvara bir tekme attı.Ne yazık ki bu hareket kendi zararına olarak canının yanmasına neden oldu.Umbrella gibi bir şirketin gizli olması uygun görülebilir.Fakat bir dağın içine tesis kurulması? Bu olay gizlilikten çok farklıydı.Belki gizlilik vardı, ama gizliliğin amacı farklı gibiydi.Mikhail, niçin para ile satın alındıklarını, neden bir eğitim geçirildiklerini, neden rahat bir yaşam sürmek istediklerini çok iyi anlayabiliyordu.Kendi ve diğer U.B.C.S. birimi adamları parayla satın alınmışlardı ve bu yüzden paralı asker idiler.Onların emrinde isteyip istemedikleri her yere gitmek zorundaydılar.Ölmeleri söylense ölmeleri gerekirdi.Artık hiçbir çıkış noktası yoktu.Sonsuza kadar Umbrella? nın adamları olarak kalarak her zaman için ölümü bekleyeceklerdi.Umbrella bugün bunu kanıtlamıştı ve bundan sonra da her zaman öyle olacağına kesin gözüyle bakılabilirdi.Mikhail daha rahat düşünmek için biraz önce oturduğu koltuğa oturdu ve başını, ellerinin arasına aldı.Ara sıra yorgunluktan kızarmış gözlerine parmaklarıyla masaj yaparak rahatlamaya çalışıyordu..Mikhail? in aklına hâlâ oturmayan bir şey vardı.?Dağda bulunan yaratıklar, Umbrella ile bağlantılı mı?? diye düşünmekten kendini alamıyordu.Mikhail, tam koltuktan kalkıp burada çok zaman geçirdiği için meyhaneye geri dönmeyi düşünürken, yanındaki koltukta bir dosya dikkatini çekti.Mikhail bir kapıya, birde koltukta duran dosyaya bakarak hangisini seçeceği hakkında 10 saniye kadar düşündü.Sonuçta artık kendini ait bir hayatı yoktu.Bu yüzden ne kadar riske girse de önemli değildi.Elini dosyaya uzatarak koltuktan aldı ve açılış kısmını hemen geçerek, ne ile ilgili olduğuna bakmaya başlamıştı.Herhangi bir, resim veya belge yoktu.Dosya açılış kısmı hariç neredeyse boş gibiydi.Sayfalarının ortalarına geldiği zaman kısa bir açıklama ve onunda altında tutulması gereken zorunlu raporlar adında çokta uzun olmayan bir yazı mevcuttu.Mikhail? in ilgisi iyice artarak en baştan okumaya başladı:

AÇILIŞ ? DENEYLER HAKKINDA GENEL BİLGİ:

Açılış safhası yalnızca; tesisin kuruluşu ile ilgili olup sadece tek bir deneye hizmet ettiğinden bahsedilmektedir.Kullanılan virüs tipi PROGENİTOR (ATA) olup, üzerinde çalışılan deneyler köpek türü hayvanlardır.Virüsün kullanılış amacı; Ata Virüsünün en iyi şekilde kullanılıp, farklı canlılar üzerindeki etkisinin araştırılması.Sorumlu olan en yüksek rütbeli baş araştırmacı: Anthony Haggins

Şirket adına kurulan tesis 3 yıl arayla boş olarak kullanıldı.Faaliyete geçmesi ise Baş Araştırmacı Anthony Haggins? in gönüllüklü olarak dağda çalışmak istemesinden sonra başlamıştır.

Tutulması Gereken Zorunlu Raporlar:

09.11.1996

Deneylerde kullanılması için emir verilen progenitör virüsü bugün itibariyle elimize ulaştı.Ne yazık ki sadece tek numune yollamışlar.Bu yüzden bu numuneyi dikkatli kullanarak çoğaltmamız gerekecek.Yarın ilk işim; araştırmacımız Haggins ile görüşerek bu değerli virüsün ne üzerinde kullanılması olacak.

10.11.1996

Haggins garip olarak insan üzerinde denenmesine karşın.Aslında bir yandan akılıca olarakta görülebilir.Çünkü Arclay Araştırma tesislerinde insan üstünde yapılan deney başarısızlığından sonra ilk önce hayvanlarda ne derece işeye yaradığını görerek daha sonra insan deneylerine geçiş yapmak akıllıca olabilir.Haggins? e hangi hayvan türünde karar kıldığını sordum.O da; ?Köpek türleri üstünde denenmesini istiyorum.? Dedi.Neden köpek türleri olduğu hakkında en ufak fikrim yok.Ben olsam daha akıllı ve dayanıklı bir hayvan seçiminden yana olurdum.Fakat şirket prosedürüne göre baş araştırmacıların emirleri yadsınamaz ve sorgulanmaz.Bundan dolayı emirleri uygulamak zorundayım

14.12.1997

Haggins, nedense önemli bir gelişme olmadıkça rapor alınmamasını istiyor.Garip bir adam, ama işine aşık ve ne yaptığını gerçekten biliyor.Köpeklere verdiğimiz progenitör virüsü, anında organizmayı tanıyarak parçalara bölündü ve köpek bedenin her yerine küçük kuluçkalar oluşturmaya başladı.Köpekler genel olarak ilk günlerde çok acı çektiler ve hırçınlaştılar.Hatta bazıları yanındaki köpeği parçalayarak öldürdü.Bu yüzden bütün köpekleri ayrı kafeslere yerleştirmeyi uygun gördük.

20.03.1997

Uzun zaman sonra, köpekler üstlerinde yaptığımız deneyler olumlu sonuçlar vermeye başlandı.Artık geçirilen evrimler gözle görülür şekilde.Neredeyse kafesleri bile onları yerinde tutamayacak.Acilen ne yapmamız gerektiğini düşünmeliyim yada bu işi Haggins? e taşımalıyım.Eminim onun bir fikri vardır.

22.03.1997

Yoğun çalışmalardan sonra Haggins ile konuşma fırsatım oldu.Ona köpekleri yerlerinde tutmamız için bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledim.O ise ; gülerek ?Daha zamanı değil, beklemeye ihtiyacımız var.Zamanı geldiği zaman ben, sana yapılması gerekli olan şeyleri söylerim.? Dedi

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #12 : 17 Ekim 2010, 20:03:14 »
BÖLÜM 12:

Mikhail, elindeki dosyaların bir kısmını okuduktan sonra dosyayı elinde sıkıca sıkarak koltuktan ayağa kalktı ve volta atmaya başladı.Bu belge; Mikhail? in dağda ki yaratıklar ile ilgili düşündüğü fikirleri olumlu yönde etkiliyordu.?Yani bu köpekler aslında en başından beri Umbrella? nın denekleriydi? diye düşündü Mikhail içinde bir su kaynarcasına.Umbrella bunu yapmışsa, kim bilir daha ne kadar ileri gidebilirdi veya gitmişti.Mikhail bunu düşünürken tüm tüyleri diken diken oldu ve vücudundaki yorgunluğu üstünden atmak için sertçe daha demin oturduğu koltuğa yeniden yayıldı.Dosyayı kucağına koyarak biraz bekledi ve yineden okumaya başladı.

06.05.1997

Aradan iki ay geçti.Köpeklerde meydana gelen değişim inanılmaz derecede.Çok güçlendiler ve iskelet yapıları evrimler sonucu tamamen değişerek çok daha fazla dayanıklı bir yapıya ulaştılar.

10.05.1997

Dün birkaç köpek kafeslerinden kaçmayı başardılar.Haggins? e gidip durumu anlattığımda çok memnun görünüyordu.Onları nasıl yakalayacağımı sordum.Haggins; ?Yakalamayacağız, kaçışları, onları test etmemiz için iyi bir fırsat? dedi.Tam olarak anlayamamıştım.Fakat görünce anlayacağımız söyleyince çaresizce sözüne uymak zorunda kaldım.Bir arama grubu oluşturdu ve köpekleri bulmaları için onlara yetki verdi.Bir yandan da bizzat biz köpekleri gözlemlemek için onların gerisinden geliyorduk.Bizim, köpekleri bulmamız yerinden, kısa sürede köpekler bizi buldu.Biz geride olduğumuz için avantajlı durumdaydık.Arama grubunu hepsi ölmüştü.Bu manzarayı izlerken kanım donmuştu ama benim tam tersime Haggins her zamanki gibi zaferle gülümsüyordu.Köpekleri test etmek için neden iyi bir fırsat olduğunu şimdi anlamıştım.Böylece köpeklerin gelişimi hakkında çok iyi dokümanlara sahip olmuştuk.Çok fazla hızlanmışları, çene yapıları her şeyi yerinden koparabilecek kadar güçlenmişti.Şimdilik bu kadar ayrıntı bile fazla görünüyordu.İlerisi için Haggins? in iyi planları olduğu belliydi.Fakat daha beklememiz gerektiği açık bir göstergeydi.

15.05.1997

Haggins, bize ilginç bir haber vermişti.Kimse böyle bir haber beklemiyordu.Üstelik böyle bir zamanda en beklenmedik haberlerden biriydi.Biz daha denekleri nasıl elimizin altında tutabiliriz diye düşünürken Haggins onları çok daha fazla güçlendirme ile ilgili planını bize açıklamıştı.Söylediğine göre; 1 hafta içinde Raccon City? de bulunan araştırma merkezinden geliştirilmiş bir T-Virüs numunesi gelecekti.Şimdi progenitör ile zor uğraşırken, T-Virüs? ü nasıl kontrol edecektik.Peki bu virüs denekler üzerinden kullanıldığı zaman olumlu bir sonuç verecek miydi; yoksa bu kadar uzun zamanda ve zor koşullar altında meydana getirmek için uğraştığımız denekler kullanılmaz hale mi gelecekti (yani burada ölmekten kastediliyor.)

27.05.1997

Köpeklere, T-Virüsü aldıktan sonra çok olumlu gelişim gösterdiler.Evrim süreci inanılmaz bir süratle gerçekleşiyordu.Bu deneklerin daha fazla gelişebileceğini sanmıyordum.Ama kesinlikle geliştiler ve zapt edilmeleri, progenitöre göre daha fazla zorlaştı.Buna karşın bir önlem alınması şart.Yoksa yakında yaklaşılmayacak kadar tehlikeli olacaklar.

30.05.1997

Bu isteğimi Haggins ile yaptığımız bir toplantıda gündeme getirdim.Ama Haggins istediğim cevabı vermedi, aksine çok çılgınca bir emir verdi.İçten içe bir fikir olmasını isterdim.Ama anlamadığımı söyleyince, üstüne basa basa emir olduğunu tekrarladı.Aslında toplantıdan sonra düşünmeye vakit bulduğum zaman gerçektende mantıklı gibi geliyordu.Çünkü bu tesiste onlara bir yer bulmak imkânsızdı.Her şeyden önce kendi güvenliğimizi sağlamamız ayrı bir sorundu.Bu durumda en iyisi, Haggins? in de dediği gibi; denekleri tesis dışına, dağa sürmekti.Baştan bakıldığında kesinlikle çılgın bir fikir gibi görünüyordu.Fakat onlara karşı çok iyi bir gözlem olabilirdi.Bunun yanında Haggins? in başka bir fikri daha vardı.Deneklerin, dış ortama uyum sağlayıp sağlayamayacaklarını belirlemek istiyordu.Haggins dışardan deli gibi görünse de, kesinlikle kıvrak bir zekaya sahipti.


DENEKLER DAĞA SÜRÜLDÜKTEN SONRA BAŞ RAŞTIRMACI ANTHONY HAGGİNS TARAFINDAN BU RAPORLARIN TUTULMASI YASAKLANMIŞTIR?

Mikhail olduğu yerde oturarak kendine gelmeye çalışıyordu.Bir kabusun içine ustaca sürüklenmişti.Sadece kendisi değil, bütün askerler.Belki de kendileri dışında binlerce insan Umbrella? nın hain tuzaklarına düşmüşlerdi.Mikhail tamamen Umbrella? non pençesinden kurtulamayacağını anlamıştı.Sadece kendisi değil, kendi adamları da asla kurtulamayacaktı.Umbrella? nın, bu askerleri satın aldıklarında hedefledikleri tek şey canlı yemden ibaretti.Tabii çaresiz kaldıklarında da mutlaka U.B.C.S birimini öne sürerek, yine bu askerleri defa edecekti.Herhangi bir saldırı yada bir yaratığın durdurmak için göreve gönderilebilirlerdi.Mikhail, Umbrella? ya lanet okuyarak koltuktan kalktı ve dosyayı almış olduğu yere fırlattı.Mikhail mantığını tamamen kaybetmişti.Bulunduğu yerden hemen çıkarak meyhaneye dönmesi gerektiğini çoktan unutmuştu.Sinirlerine hakim olamıyordu ve gerektiğinden fazla yüksek bir sesle yürüyordu.Mikhail? in aklını başına getiren şey dışardan duyduğu insan sesleriydi.Mikhail biranda nerede olduğunu ve ne yaptığını hatırladı.Kısa süreli bir paniğe kapılmıştı.Burada çok fazla zaman geçirmişti ve şimdi dışarıda birkaç kişi onu yakalamak üzereydi.Mikhail çok kısa zamanda kendini toparlayarak eski soğukkanlılığını yakalamayı başardı.Yumuşak adımlarla kapının yanına gitti.Sırtını duvara yaslayarak kulağını dışarıdaki kişilerin konuştuklarına kabarttı:

?Peki efendim bu ölülere ne yapmamızı önerirsiniz? Çünkü böyle kaldıkları zaman nasıl bir sonuç ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz.T-Virüs taşıyıcı bir özelliğe sahip, ya başka bir canlıya bulaştırıldığında da bu taşıyıcılık aktarılırsa? O halde bunlar yaşan ölü haline gelebilirler. ? dedi kaygıyla bir adam sesi.

?Ah Gerard! Lütfen böyle cümleler kurarak beni endişelendirmeye çalışma.Ama şunu belirtmeliyim ki zekana saygı duyuyorum.? Dedi kalın sesli olan diğer adam.Bir süre sonra devam etti, ?Hayır gerçekten, saygı duyuyorum.Çünkü bunlar hakkındaki tahminlerin birebir doğru.Seni takdir etmem lazım, sevgili yardımcım.Yalnız soru seven biri olduğunu biliyorum.Bu yüzden sen bir şey sormadan izin ver de her şeyi açıklayabileyim.Seninde demiş olduğun gibi bu zavallı ölü askerler kısa süre sonra birer yaşayan ölü haline gelecek.Yalnız benim tabirimle çok verimli denekler haline gelecekler.Sanırım fark etmişsindir T-Virüs bize çok geç geldi.Bu süre içerisinde Arclay Araştırma Tesisinde zaten bu virüsler test ediliyordu ve biliyor musun biz insan deneylerine geçmek için çok bekledik.Hayır hayır gerçekten çok bekledik.William Birkin daha en başında insan deneylerine başlamıştı.Şimdi sıra bizde Gerard! Onları geri bırakabilecek güç bizde! Çünkü Birkin, saf T-Virüsü insanlar üzerinde denemişti.Fakat biz tam tersine evrime uğramış deneklerimiz ile bulaştırmayı tercih ettik.Büyük olasılıkla istediğimiz başarıya ulşacağız.Birkin tabii ki zavallı çabaları ile beni engellemeye çalıştı.Ah zavallı acemi? Kesinlikle işini bilemiyor.O, T-Virüs hakkında yaptıklarını ve tüm gelişimleri saklamaya çalışıyordu.Tabii benden ve diğer araştırmacılardan.Çünkü bu virüsü kendi buluşu ve geliştirilecek bir araç olarak görüyordu.Eh, sonuçta birçok kişide işeye yaradı.Fakat bende yaramadı.Ben içeriye nasıl sızacağımı iyi bildim ve virüs hakkındaki istediğim tüm bilgilere sahip oldum.Bunlar doğrultusunda artık yeni deneklerimizi yapmış olduk.Artık güç Birkin? in elinde değil.Bizim elimizde.Bunu kendi tesislerimizde geliştirip Umbrella yönetimine sunduğumuzda bize bahşedilen ödülü düşünemiyorum bile?? dedi kalın sesli adam ve Mikhail kulak kabartmaya ara verdi.Mikhail, bu kişilerin kim olduğunu anlamıştı.Gerard, raporları yazan kişiydi.Kalın sesli adam ise; Anthony Haggins denilen araştırmacıdan başka biri değildi.

Mikhail, bu kapıya doğru geldiklerini ayak seslerinden anlayarak, seri bir şekilde kapının açılacağı tarafın arkasına geçti.Adamlardan biri kapıyı açarak içeri girdi, diğeri de hemen arkasından geldi.Mikhail, kapı sayesinde kendini gizlemeyi başarmıştı.Bu adamları etkisiz hale getirmeden buradan çıkmasına imkân yoktu.Bu yüzden bu iki Umbrella çalışanını geçici süre etkisiz hale getirmesi gerekiyordu.Mikhail sol elini yumruk haline getirdi ve sağ eliyle yumruğunu kavradı.Bu sayede sol elinden destek alarak ani bir şekilde dirseği ile daha sert bir darbe indirebilecekti.Mikhail uygun bir anı kolluyordu.Tam o sırada ; ?Efendim bir dakika galiba ambar kapısını açık unuttum hemen kapatıp geliyorum.? Dedi.Mikhail? in istediği fırsat eline geçmişti.Haggins cevap vermeye hazırlanırken Mikhail kapıyı Haggins? in yüzüne sertçe çarptı.Haggins daha ne olduğunu anlayamadan Mikhail, dirseği ile sertçe boyun bölgesine bir darbe indirdi.Haggisn etkisiz hale gelmiş şekilde yere yığılmıştı.Gerard ne olduğunun farkına varmamış gibiydi.Anlaşılan Haggisn sık sık kapıya sert kullanan biriydi.Mikhail sessizce kapıdan çıkarak hemen duvar kenarındaki karanlığa büründü.Gerardi odaya geri dönerken, Mikhail, hemen onun arkasına geçerek yakından takip etmeye başladı.Bacaklarını bükerek yavaş adımlarla Gerard? ın hemen arkasından geliyordu.Gerard kapıdan girip, Haggins? in yerde olduğunu görünce ani bir refleks ile arkasını döndü.Mikhail bunu bekliyordu, bu yüzden Mikhail? de aynı şekilde görünmeden Gerard? ın arkasına ustaca geçmeyi başarmıştı.Mikhail doğrularak biraz geri çekildi.Ayağını, Gerard? ın sırt bölgesinde havaya kaldırarak aniden kürek kemiğine güçlü bir şekilde tekme attı.Gerard ileri doğru seğirterek dengesini kaybetti.Mikhail bundan yararlanarak elinin yan tarafı ile Gerard? ın boynuna gerektiğinde çok daha sert bir darbe indirdi.Mikhail biran kaygıya kapılarak Gerard? ın önüne çömeldi ve boynunu kontrol etti.Şah damarı hâlâ atar durumdaydı, pek bir şey yok gibiydi.En fazla boyunda zedelenme meydana gelebilirdi.Mikhail rahatlayarak hemen ambardan çıkmak için harekete geçti.Hızlı ve aceleci adımlarla ambar kapısının önüne geldi.Mikhail kapıyı açmak yerine, kapı kolunu hafifçe oynattı.Bir yanda da Maximillian? ın bunu görmesini umuyordu.Maximillian kapı kolunun hareket ettiğini anlayınca hemen durumu kavradı.Hemen etrafında biri var mı dite göz gezdirmeye başlamıştı ki; iki masa uzağından sarhoş olmuş bir grup ayağa kalkmış ambar tarafından ilerliyordu.Maximillian hemen ileri atılarak; ?Hey! Antwone nereye gidiyorsunuz ?? diye sordu.

?Sen miydin Max.? Dedi Antwone denilen adam sarhoş bir sesle.?Kafayı çektikten sonra en çok gidilen yer nereyse oraya gidiyoruz.? Dedi, diğer arkadaşları ile gevrek gevrek gülerek.Maximillian? da yüzüne sahte bir tebessüm yerleştirerek gidişlerini izledi ve Mikhail? e haber vermek istercesine ayağını sertçe yere sürttü.Mikhail durumu anlayarak kapıyı yavaşça araladı ve Maximillian? ın çok iyi bir hesap yaptığını gördü.Hemen çıkacağı yerin önünde hiçbir şey belli etmeden bekliyordu.Mikhail içinden, adamını takdir ederek Maximillian? ın uzun boyunu avantaj olarak kullanarak arkasına saklandı.Maximillian? ın duyacağı kadar yükseklikte bir sesle parmaklarını şaklatarak işaret verdi.Maximillian bunu anlayarak orantılı adımlarla yakınlarında bulunan gölgeli bir alana yürümeye başladı.Bu sırada Mikhail adımlarını, Maximillian? ın adımlarına uydurarak kimseye gözükmeden ilerliyordu.En sonunda Mikhail, Maximillian? ın yardımıyla gölgeler içinde bulunan köşeye ulaşmıştı.Mikhail gölgeli alanın içine dalarak kısık bir sesle;
?Teşekkür ederim, Maximillian.Sanırım sana hayatımı borçlu sayabilirim.? dedi.Maximillian, Mikhail? in yanındaki boş duvara yaslanarak; ?Size yarım edebildiğim için mutluyum efendim.Önceden bizi, hep zor durumlardan siz kurtarmıştınız.Ben sadece borcumu ödemiş sayılır.? Dedi ciddi bir sesle ve devam etti; ?Efendim, bana düşmez ama orada ne buldunuz ve içeriye iki tene adamın girdiğini gördüm.Onlardan nasıl kurtulmayı başardınız?? diye sordu.

Mikhail biraz bekleyerek kısa bir cevap verdi; ?Maximillian, eğer bana kırılmazsan bu meseleyi geri döndüğümüzde anlatmak istiyorum.? dedi Mikhail ve ekledi; ?Hepinize?

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #13 : 17 Ekim 2010, 20:03:26 »
BÖLÜM 13:

Mikhail, geçirdiği olaylardan ötürü bitkin düşmüş bir şekilde helikopterin oturaklarından birine tüm ağırlığını vererek oturmuştu.Dağda ve ambarda yaşadıklarını düşünürken yorgun göz kapakları yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu.Acaba bundan sonra neler olacak diye kendi kendine sordu Mikhail ve kendini helikopterin bir beşiği salladığı gibi tatlı sarsıntısında huzursuzca uykuya daldı.

1,5 saat sonra:

Bu gece yolculuğu öncekilerine kıyasla daha uzun sürmüştü.Mikhail ve adamlarının bulunduğu helikopter ana merkeze iniş yaptığı zaman Mikhail, adamlarının kendisine seslenmesiyle uykusundan uyanarak buğulu gözlerle etrafını süzdü.

?Eve geri döndük efendim.? Dedi Cheslav.
?Bu, ev olarak neyi kastettiğine bağlı, Cheslav? dedi İlbey.Anlaşılan o da biraz kestirmişti ve helikopter iniş yapmadan kısa bir süre önce uyanmış gibi görünüyordu.
?Ben, dinlenebildiğim, rahat bir uyku alabildiğim, istediğim gibi beslendiğim yere evim derim, yoldaş.? Dedi Cheslav sırıtarak.
?Evet galiba bende onu kastetmiştim Cheslav, ama burası ?evim? diyebileceğimiz bir yer olarak bana göre çok uzak.? dedi İlbey ve Cheslav? ın omzuna sert bir tokat indirdi.Hemen ardından ?Yoldaş? diye ekledi.Bu sırada bir yandan da gülerek Cheslav? dan kendini korumaya çalışıyordu.
?Kısasa kısas biliyorsun, buraya gel de hakkımı alayım.? Dedi Cheslav yumruğunu tehdit edercesine havada sallayarak.
?Biz kardeş sayılırız, bana vuracak değilsin sanırım.? Dedi İlbey uzaktan alay edercesine.
?Evet zaten kardeş olduğumuz için, seni sakat bırakmayacağımdan emin olabilirsin.? Dedi Cheslav ve aniden hamle yaparak İlbey? i yakalamaya çalıştı.
?Tamam tamam özür dilerim Cheslav gerçekten şaka yapmaya çalışıyordum.Hem yeni uyanmış olan sen değildin.Bu kadar alınmaman gerekirdi.? Dedi İlbey ciddiyetli bir tavır takınmaya çalışarak.
?Madem öyle, yalnız hiç beklemediğim biranda intikamımı alacağım.Bunu bilesin İlbey.? Dedi Cheslav şaka ve kızgınlık karışımı bir sesle.
?Her zaman arkamı koruyacağım merak etme.Bu arada dilersen seninde arkanı korumaktan şeref duyarım.? Dedi İlbey şakasını devam ettirerek.
?İlbey saat sabahın 3? ü ve gerçekten şansını zorlamaya başladın.Çünkü hepimizi biliyoruz ki daima senin arkanı ben korurum.? Dedi Cheslav, İlbey? in şakasına karşılık şaka yaparak.
?Ah! Tamam her neyse? Beni kendi silahımla vurdun Cheslav, akıllıcaydı.? Dedi İlbey yenilgisini kabullenerek.

Bu durumlarda Mikhail? de bazen söze karışarak diyalogları uzatıp daha eğlenceli hale getirirdi.Ama o sırada yorgun ve düşünceleri çok yoğundu.Biranda birden fazla şey düşünüyordu.Tek istediği yatağına uzanarak üstündeki yorgunluğu, sabahleyin uyandığı zaman yorganını üstünden attığı gibi atmaktı.Adamlarına birer birer iyi geceler diledikten sonra kendi odasına çekildi ve uzun bir uyku çekmeye kendine söz vererek yatağına uzandı.

Öğleye doğru 11:

Mikhail gerinerek yatağından kalktı, kollarını hareket ettirerek kaslarını açmaya çalıştı.Yatağından doğrularak banyoya gitti ve yüzüne su çarparak kendine gelmek için uğraştı.Bir yandan da Haggins ile Gerard? a ne olduğunu düşünüyordu.Mikhail odasından dışarı çıkıp, geç kalmış kahvaltısını yapmak için yemekhanenin yolunu tuttuğunda; Gerard ve Haggins? in iyi olduğu hakkında haberler aldı.Meyhanede bulunan hiçbir askerden şüphelenilmemişti.Anlaşıldığı kadarıyla askerlerin böyle bir şeye cesaret edemeyeceğini düşünüyorlardı.Kendi bakış açılarından bakılırsa kısmen haklıydılar.Haggins, bu olayı yapanın diğer araştırma laboratuarlarından; fikirlerini çalmak gönderilmiş casuslar olduğunu düşünüyordu.Mikhail, yaşananlardan bu kadar kolay sıyrılabildiği için şükrediyordu.Artık bu mesele kapanmış sayılırdı.

Mikhail yemeği yedikten sonra, alışkanlık haline gelmiş olan; bahçeye yürüyüşüne başlamıştı.Mikhail? in sık sık çığlıklar duyduğu binadan şu sıralar hiçbir yaşam belirtisi görülmüyordu.Ara sıra birkaç Umbrella çalışanı giriş kapısından ya giriyor ya da dışarı çıkıyordu.Mikhail, Umbrella hakkında çok fazla şey öğrenmişti.Ama yinede bu kadar yakınlarında bulunun bu binada neler döndüğünü her zaman merak etmişti.Mikhail, adamlarına tüm olanları anlattıktan sonra, binaya girmek için planlar yapma kararı almıştı.

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #14 : 17 Ekim 2010, 20:03:38 »
BÖLÜM 14:

2 Hafta Sonra Akşam 21:30

Yavaş yavaş solmaya yüz tutmuş çimenlerin üzerinden asker botu giymiş biri sessiz ve kısa adımlarla ilerliyordu.Ara sıra arkasına bakarak yalnız olduğundan emin oluyordu.Gideceği yere yaklaştığı zaman yere iyice çömelip daha az ses çıkartmaya çabalayarak ilerlemeye başlamıştı.Nefes alıp verdiği havayı iyi değerlendirerek kendini dinç tutuyordu.Bu sayede heyecandan yada stresten dolayı herhangi bir krampa karşı hazırlıklı olabilirdi.Gideceği yeri ve gittiği yerde ne yapacağını aklında güçlü temellere oturtarak planlamıştı.Kısa bir ilerleyişten sonra hedefini iyi gören geniş göveli bir kestane ağacının gövdesine sırtını dayayarak saatine baktı.Gözlemlerine göre hedefinden her zaman akşamleyin saat on sıralarında bir Umbrella çalışanı çıkarak ana merkezde personel harici girilmesi yasak bir yerden tesisleri için  besin ihtiyaçlarını karşılıyordu.Bunları düşünen kişi zamanın daha gelmemesinden dolayı sırtını güven verircesine kestane ağacının gövdesine daha rahat ettirecek şekilde yerleştirdikten sonra düşünmeye karar verdi.Bundan 1 hafta öncesini düşünmeye karar verdi.Aslında 1 hafta öncesine kadar çok fazla önemli şey yaşamamıştı.Ne büyük bir macera nede kötü bir şey olmamıştı.Ama bunların yanında ana merkezin çok yakınında bulunan Umbrella tesisinin içerisine nasıl sızacağı konusunda planlar yapmıştı ve bu planlardan önce çok güvendiği adamlarına Umbrella hakkında tüm bildiklerini anlatmıştı.Bu karışık düşüncelere sahip kişi; hayatının boş zamanlarının büyük bölümünü düşünerek geçirmiş olan Mikhail Victor idi. Kendine göre; üzerinde çok düşünülmemiş bir plan yapmıştı.Gayet basit ve anlaşılırdı.Fakat planın, başarı oranı fazlaca yüksekti.Belki planı basit olabilirdi.Ancak kesinlikle detayları kendi kendine düşünülmüş ve yapılacakları belli olan bir plandı.Bunlarda Mikhail? in istediklerini yerine getirecek türden bir planın gereksinimlerinden ibaretti.Her şeyden önce yapılan planın üzerinde durulmamasında en büyük etken Umbrella? nın mantığından kaynaklanıyordu.Umbrella kendi bakış açısından muhakkak haklıydı.Çünkü hiçbir askerin, tesislerine girebileceğini hesap etmemişti, işte bu yüzden tesisinde aşırı bir güvenlik önlemi almaya gerek duymamıştı.Yalnız, Mikhail diğer askerlerin tam tersine bu tesisin içine girmek için özel bir istek duyuyordu.Mikhail? in planı yalnızca içeri girene kadar geçerli olacaktı.İçeri girdikten sonra ise; tamamen kendi hislerine güvenerek hareket etmeyi düşünüyordu.Çünkü içini bilmediği bir yer için nasıl bir yol izleyebilirdi ki? Bir kağıt üzerinde çizmek istese çizemezdi, düşünmek istese belki kurgulayabilirdi, fakat gerçeği ile ne kadar gerçekçi olabilirdi ki? Bu yüzden Mikhail en doğru kararı vermişti.Asıl tesis içini; hayal etmeye yada çizmeye çalışsa içeri bile giremeyebilirdi.İçeri girse bile; kurguladığı gibi bir mekan bulamadığı için her kapıda bir belirsizlik yaşayabilirdi.Mikhail ne kadar basit bir plan kurmuş gibi görünse de, aslına bakılırsa daha doğru bir tarifle; kısa zamanda yapılmış çok iyi bir plan denilebilirdi.Dışardan basit bir plan görünse bile, planın parçalarını açtıkça anlamı daha iyi kavranabiliyordu.

Mikhail aniden duygularından arınarak vaktin gelip gelmediğini anlamak için sol kolundaki gümüş işleme saatine baktı.Neredeyse zaman geldi sayılırdı.Mikhail, kendini kestane ağacının gövdesinden doğrultarak tesisten Umbrella çalışanının çıkıp çıkmadığını gözlemeye koyuldu.Kısa bir zaman sonra Umbrella çalışanı kapıda görüldü.Yavaş yavaş merdivenlerden aşağıya inmeye koyuldu.Mikhail, hedefinin sürekli bu kestane ağacının yanından geçtiğini biliyordu.Bu yüzden ağacın saat dokuz yönüne doğru hareket ederek kendini gizledi.Çalışan ağır hareket ederek ilerliyordu, sanki Mikhail? in kestane ağacının orada olduğunu biliyormuş gibiydi..Ağacın yanına yaklaştığı zaman Mikhail yerde sürünecek şekilde vaziyet aldı..Gece karanlığının da yardımıyla Umbrella çalışanın biraz sonra geçeceği yere doğru süründü.Umbrella çalışanın geçeceğe yöne doğru ayaklarını uzatarak sırtüstü yattı.Mikhail, hedefini tam anlamıyla göremiyordu, bu yüzden elleriyle topraktan destek alarak gövdesini biraz doğrulttu.Hedefi tamamen yaklaştığı zaman, Mikhail kendini hissettirmemek için uzun bir soluk alarak nefesini tuttu.Sağ ayağını gövdesine doğru tamamen çekti ve o geldiği anda geri çekmiş olduğu sağ ayağını, seri bir şekilde Umbrella çalışanının kaval kemiğine indirdi.Umbrella çalışanı ne olduğunu anlayamadan aldığı darbeyle yere diz üstü çöktü.Mikhail, yine sağ ayağını bir darbe indirmek için hazırlıyordu.Yana doğru yuvarlanarak ayakkabısının burnuyla, çalışanın yüzüne sert bir tekme attı.Umbrella çalışanı, acı ile yere düştü ve ağzından akan kanı tükürmeye çalıştı.Mikhail, aceleyle ayağa kalkarak, onun yanına gitti.Daha fazla acı çektirmemek için işaret ve orta parmağı ile çalışanın şakağına sağlamca vurdu.Umbrella çalışanı artık bayılmıştı, Mikhail bunu kimsenin görmemesine garantiye almak için kestane ağacının yanına sürükledi.Görülmeyecek şekilde ağacın ters tarafına uygunca yerleştirdikten sonra tesise girmek için yürümeye başladı?

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #15 : 17 Ekim 2010, 20:03:49 »
BÖLÜM 15:

Mikhail, giriş kapısının önüne geldiği zaman içeri girmek ve dışarı çıkmak için personel izni gerektiğini fark etti.Mikhail biraz düşünerek bunu personel iznini nasıl sağlayacağını düşünüyordu.Fakat daha sonra çaprazında bulunan giriş kapısına sonradan eklenmiş küçük bir alet Mikhail? in ilgini çekti.Mikhail buna yaklaşarak incelemeye koyuldu ve ne yapması gerektiğini hemen anladı.Personel izni sadece önlem amaçlı bir kelime oyunuydu.Asıl denilmek istesen personel girişiydi ve sonradan eklenmiş bu okuyucuda her personele ait nesneleri tanımlayıp doğrulamak için vardı.Mikhail bundan on beş dakika öncesine tüm ayrıntısına kadar düşünmeye başladı.Bilakis, Umbrella çalışanını gözetlediği zamanı.Bu adam mutlaka giriş kapısının yakınındayken bir doğrulama gerçekleşmişti, ama nasıl başarmıştı bunu.Asıl Mikhail? in aklına olan buydu.Mikhail mermer zemin üstünde volta atarken aklına aniden; girişi sağlayabilecek nesne ile ilgili bir şey geldi.Aslında Umbrella çalışanı çok açık bir şekilde, giriş kapısının önünde uzun zaman geçirmişti.Hatta Mikhail? in kendisi bile bundan sıkılmış ve bir süre gözlemeyi bıraktığını hatırlıyordu.Bunu nasıl unutabilmişti anlayamıyordu yada bu hatırlamak ile ilgili değil, bunu önceden nasıl düşünemediğine kızıyordu.Mikhail gizliliğe önem vermeden koşar adımlarla bayıltmış olduğu Umbrella çalışanının yanına gitti.Ceplerini karıştırarak herhangi bir şey arıyordu.Bir anahtar, bir kart? Fakat umduğu şeyleri bulamadı.Çalışanın ne yaptığını tam anlamıyla düşünerek biraz daha düşünmeye karar verdi.Sürekli sağ kolu ile uğraşmıştı, yinede; bu zaman geçirmek için bir oyalanma olabilirdi.Mikhail her türlü ihtimali değerlendirmek amacıyla, onun sağ koluna baktı.Bilek kısmında gümüşten yapılmış, süslü olmayan güzel bir saat vardı.Mikhail bu saati, çalışanın bileğinden çıkartarak yakından incelemeye karar verdi.Ellerini saatin ön yüzünde gezdirdi, gayet normal bir saat gibi görünüyordu.Arkasını çevirdiğinde ise; aslında aradığı nesnenin bu olduğunu fark etmişti.Ne kadar gariptir ki saatin hiçbir yerinde yapımcısına ait bir şekil yada yazı yoktu.Sadece saatin arka tarafına kabartılarak şöyle yazılmıştı:

?Umbrella? nın, değerli çalışanları için yaptırdığı özel bir; Umbrella malıdır.?

Mikhail? e aradığı nesnenin bu saat olduğunu fark ettiren kanıt bundan başka bir şey değildi.Mikhail tereddüt etmeden saati koluna takarak aceleyle giriş kapısının çaprazında personel girişini sağlayan okuyucunun yanına gitti.Mikhail tam olarak ne yapacağını bilmiyordu.Aynı zamanda yanlış bir hareket sonucu güvenlik sisteminin devreye girip girmeyeceği hakkında da şüpheleri vardı.Yeterince zaman kaybettiğini düşünerek pervasızca bileğini, okuyucuya doğru götürdü.Okuyucudan yansıyan ışık, saatin camına düştüğü zaman giriş kapısının camında küçük bir erken açıldı ve; ?Lütfen Bekleyiniz?? yazısı belirdi.

Bu Sırada Tesisin İçinde Güvenlik Departmanında:

?Affedersiniz efendim?? dedi boğazını temizleyerek sözüne devam etmeye hazırlanan kendini beğenmiş biri; ?Buraya bakabilir misiniz?? diye sordu.
?Bir dakika Raynold.? Dedi soru sorana karışı hitaben.Bu arada incelediği dokümanları masaya bırakıp ince kuplu  kahve dolu bardağını eline alarak Raynold adlı çalışanın yanına gitti.?Ne olmuştu Raynold?? diye sordu merakla.
?Yeniden özür dilerim efendim, ama Stanley biraz önce çıkmasına rağmen şuanda tesise göre dönmüş gibi görünüyor.Acil bir durum olabilir düşüncesiyle bakmak isteyeceğinizi düşünmüştüm.? Dedi Raynold adlı çalışan.
?Hımmm? O halde kamerayı açıp bir bakalım.? Dedi güvenlik şefi.

Kamera açıldığı zaman; güvenlik şefi, Mikhail? i okuyucunun yanında bekler halde gördü.
?Sanırım bu adam, Stanley değil.Öyle değil mi?? dedi güvenlik şefi kaşlarını kaldırarak sorarcasına.
?Kesinlikle değil efendim.? dedi Raynold iyi bir şey yakaladığını anlayıp böbürlenircesine.
?Peki, bu adamın kim olduğu hakkında bir tahminin var mı?? dedi güvenlik şefi Raynold ekrana doğru yaklaştı ve sonrasında emin bir şekilde;
?Efendim, bu adam kesinlikle ana merkezde bulunan askerlerden.? dedi.
?Evet, galiba öyle.Ama Stanley? nin saati onda ne işeye yarıyor.? dedi güvenlik şefi kendi kendine düşünüyormuş gibi.?Her neyse, Stanley? e ne oldu bilmiyoruz.Fakat en sonunda ortaya çıkacaktır.Şimdi şu adama, tesise giriş izni ver.? dedi güvenlik şefi ciddi bir şekilde.
?Anlayamadım efendim?? dedi Raynold adlı çalışan duyduğuna inanamıyormuş gibi görünerek.
?Bu sıkıcı yerde, biraz eğlenmek bizimde hakkımız.? dedi güvenlik şefi pis pis gülerek.
Güvenlik şefinin ne demek istediğini anlayan Raynold, emri ikinci kez tekrarlamadı ve giriş iznini verdi.

BÖLÜM SONU

Dipnot: fark edildiyse Mikhail bazı hatalarda bulundu ve aslına bakılırsa genellikle hiç hatalarda bulunmamıştı.Mikhail kesinlikle Umbrella? yı hafife almadı.Çünkü birinci gözden, Umbrella? nın vahşetine o tanık olmuştu nede olsa.Ama  Mikhail? in hatası şundan kaynaklanıyordu.Umbrella? nın bu tesisin basit bir güvenlik sistemi olduğunu düşünüyordu.Yalnız bunda haksızda sayılmaz.Çünkü bu tesis, diğer Umbrella tesislerine göre çok daha az bir savunmaya sahip.Fakat Umbrella? nın az deme tabirini daha sonraki bölümde göreceğiz inşallah


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #16 : 17 Ekim 2010, 20:03:58 »
BÖLÜM 16:

Mikhail, bu kadar uzun süre boyunca beklediği için bir şeylerin ters gittiğini düşünmeye başlamıştı.Fakat tam bu düşünce içerisindeyken giriş izni verildi ve camdan kapı kendiliğinden açıldı.Mikhail içeri adımını atıp etrafına bakarken, giriş kapısı yavaş ve ses çıkarmadan arkasından kapandı.Mikhail? in attığı her adımda çevresini dinleyerek etrafta kimsenin olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.Sanki Mikhail içeri girdiği andan itibaren kör olmuş gibiydi.Hiçbir şeye dikkat edemiyor ve etrafı inceleyemiyordu.Bir cisim tarafından çekiliyormuşçasına ilerliyordu.Belki de çok fazla oyalandığı için geç kaldığını düşünerek hızlı hareket etmek istiyordu.Mikhail eğer buna benzer bir şey hissediyorsa kesinlikle kendi bilincinden ve isteminden uzakta yapıyordu bunu.Artık etrafta yeni yeni oluşmaya başlayan sesleri de duymaz olmuştu.Sadece yürüyebilmeye odaklanmış gibiydi.Mikhail hareketlerinin farkındaydı, ama nedense içinde buna engel olabilme gücünü bulamıyordu.Çok kısa bir süre yürüdükten sonra sırtını duvara yaslayarak durmayı başarabildi.Derin bir nefes aldı ve bu kiki kez burnundan geri verdi.Gözlerini kapatarak toparlanmak için kendini zorladı.Nitekim faydası oldu ve yaşadığı şoktan az da olsa kurtulabilirdi.Hâlâ başı bulanıktı, eliyle duvardan destek alarak yürümeye başlamıştı.Etrafına bakara tek gidilecek yönün sola doğru bir dönüş olduğunu gördü.Ağırlığını, döneceği yerin köşesine verdiği zaman  sola dönüşü gerçekleştirmiş oldu.Birkaç saniye boyunca Mikhail ne olduğunu kavrayamadı.Hemen ilerisinden gelen uzun ve sivri bir kurşun sol kolunu yaraladığı zaman beynine giden acı uyarısıyla tamamen kendine gelmişti.Mikhail, geri kazanmış olduğu reflekslerini kullanarak geriye atılıp bir sonraki kurşundan sıyrılmayı başarmıştı.Her zaman silahını koyduğu pantolonunun sağ diz kısmında bulunan ve beline kadar uzanan bölmeyi eliyle yokladı.Herhangi bir silah almayı hiç düşünmemişti.Aslına bakılırsa böyle bir savunmayla karşılaşacağını da hiç düşünmemişti.Mikhail duvarı kendine siper alarak iyice yere çömeldi.Niyeti kendine ateş eden şeylerin neye benzediklerini öğrenmekti.Çünkü iyice göremediği sırada bile insan olmadıklarından emindi.Zaten böyle bir eminin kolay kolay her silahtan çıkmayacağını tahmin ediyordu.Mikhail, başını yavaşça sola döndürdü ve köşeden yavaşça kendine doğru havada süzülerek gelen bir cisim olduğunu gördü.Metal bir elemente sahip gibiydi.Ya da titanyum? Çünkü Mikhail bir şeyin farkında varmıştı ki; Umbrella? nın en kötü düşüncesi, aslında normal düzeyde olarak en iyi anlamına geliyordu.Havada süzülen cisim, Mikhail? in, ona doğru uzanmış başını gördüğü anda harekete geçmeye hazırlandı.Mikhail tam zamanında başını geri çekere duvarın köşesini parçalayan kurşunlardan kurtulabilmişti.Nasıl olursa olsun kendini savunması için bir gereci yoktu.Mikhail? in, bu yüzden kaçmaktan başka hiç şansı kalmamıştı.Hiç zaman kaybetmeden arkasını döndü ve geldiği yönün ters istikametinde koşmaya başladı.Mikhail bir şeyden emindi ki oda girmiş olduğu kapsının kilitli olduğuydu.Mikhail bir yandan da etrafını dinleyip, gidebilecek bir yer bulmak amacıyla çevresini gözlüyordu.Mikhail koşarken, hemen arkasından yüksek sesler yankılanmaya başlamıştı.Anlaşılan bu cisim, Mikhail? in kaçtığını anlamıştı.Yalnız garip olan havada süzülen bir cismin nasıl olurda gerektiğinden bu kadar fazla ses çıkarabilmesiydi.Mikhail merakla arkasına baktığında eskiden havada süzülen cismin, zemine kadar uzanan iki tane sağlam ayağının çıkmış olduğunu gördü.Aynı zamanda cismin; sağ ve sol yanından olmak üzere birer tane kol çıktığını fark etti.Bacaklar dinamik bir şekilde koşmasını sağlarken, kollar ise sadece ateş etmek işlevli gibi görünüyordu.Mikhail aradaki mesafenin kapandığını anlayarak ciğerlerindeki nefesin yettiği kadar daha hızlı koşmaya çalışıyordu.Bu sırada arkasındaki şey, Mikhail? e karşı isabetsiz atışlarda bulunuyordu.Aslında çoğu kişiye karşın isabetli olabilirdi.Ama Mikhail sürekli yön değiştirerek koştuğu için sıyrılabiliyordu.Mikhail yavaşça tükenmeye başlamıştı.Durup mücadele etmek çok zordu.Fakat birden arkasından gelen yüksek ses azalmaya başlamıştı.Mikhail, cismin geride kaldığını anlayarak son bir çaba ile koşmaya devam etti.Vakit kaybetmeden sağa döndü ve karşısına çıkan mermer merdivenlerden yukarı çıkmaya koyuldu.Kaç kat çıktığı hakkında hiçbir fikri yoktu.O şeyden ne kadar uzaklaşabilirse o kadar güvende olabileceğini düşünüyordu.Uzun bir koridorun ortalarında durarak başını cilalanmış meşe ağacından yapılma bir kapıya dayadı.Kalp atışlarını düzenlemeye çalışarak derin nefesler alıyor ve iki seferde geri veriyordu.Bunu yaparken adrenalin seviyesinin düştüğünü ve başında çok hafif bir sızı oluştuğunu hissetti.Elleriyle destek alarak yere oturdu, bacaklarını yere uzatarak ellerini başının etrafına sardı.Hemen ardından yaralanmış kolundaki yaranın ne kadar ağır olduğunu görmek için, sol kolunu gözle görülebilecek hizaya getirdi.Koluna baktığı zaman, aslında yaralanmadığını fark etti.Sadece saatin bir kısmına zarar vermişti, bunu yaparken bileğini de ağır olmayacak şekilde sıyırmıştı.Ama Mikhail koluna ani bir acı saplandığını kesinlikle hatırlıyordu.Saati, kolundan çıkartmak için uğraştı, fakat boş bir çabadan başka bir işeye yaramadı.Sanki Mikhail? in koluna çivilenmiş gibiydi.Mikhail, saati çıkartmak için bir zorlamaya karar vermişti.Acıdan başka bir sonuç vermemesinden dolayı bundan vazgeçmeye karar verdi.Mikhail dinlenmeye başladığından itibaren mantıklı düşünme özelliğini yeniden kavrayabilmişti.Mikhail? in aklına birden saat ile ilgili bir varsayım gelmişti.Aslında bir varsayımdan çok, tamamen gerçekti.Mikhail? in bunu anlaması bile şuana kadar yaşadıklarından sonra gerçekten çok iyi bir başarı sayılabilirdi?

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #17 : 17 Ekim 2010, 20:04:05 »
BÖLÜM 17:

Mikhail? in varsayımına göre; onun kafasını karıştıran ve düzgün düşünememesini sağlayan şey bu kolundaki saatti.Ama Mikhail kendi düşüncesini çürüttüğünü düşünüyordu.Çünkü saati ilk taktığından böyle bir şey olmamıştı, yinede tesisin içine girdiği zaman herhangi bir gazdan dolayı da böyle olabileceğini sanmıyordu.Mikhail aklın
daki, birbirinden kopmuş parçaları birleştirmek için yeniden derin düşüncelere daldı.Kısa bir düşünüşün ardından sanki kafasında bir cevap bulmuş gibiydi.Acaba Mikhail? in üzerindeki bu olumsuzluk giriş kapısındaki okuyucuda mı meydana gelmişti.Sonuçta her şey giriş kapısından girdikten sonra başlamıştı.Bu durumda kesinlikle güvenlik merkezi, onu fark etmişti.Yoksa bu makine benzeri cisimlerin her zaman devriye gezmediğinden emindi.?Sanırım, bu tesisin güveliğini hafife almışım.? Diye itiraf etti Mikhail kendi kendine.Ama daha sonra nasıl kendine gelebilmişti? İşte Mikhail? in asıl aklını kurcalayan buydu, belki aklına bir fikir gelir umuduyla saati incelemeye karar verdi.Saatin hasar görmüş tarafına uzunca bir süre baktı ve sonrasında aklındaki tüm parçaları birleştirmeyi başarabilmişti..O cisimler ile karşılaştığı zaman vurulduğunda zararın büyük bölümü saatte oluşmuştu.Anlaşıldığı kadarıyla saat, Mikhail? in sinirleri ile bir bağlantı oluşturmuştu ve aldığı hasardan dolayı bu sinir bağı kendi kendine kopmuştu.İşte bu yüzden Mikhail, kolundan vurulduğunu sanıp çok ağır bir yara aldığını hissetmişti.Aslında her şey okuyucunun, saati uyararak oluşan bir güvenlik mekanizmasıydı.Mikhail öfkelenerek saati daha güçlü çekmeye çalıştı, işeye yaramadığı bir gerçekti.Saati böyle çıkaramayacağını anlayan Mikhail, başka bir çözüm aramaya koyuldu.Saatin hasar görmüş bölümünde bir kablo karışıklığı vardı.Bir saate göre garip olduğu kesindi, sonuçta bir saatin, insan üzerinde böyle şeyler yapmasına da imkânsızlık gözüyle bakılabilirdi.Mikhail aniden bazı kabloların kopmuş olduğunu fark etti.Çılgınca bir fikre kapılarak tüm kabloları işlevsiz hale getirirse bu saatten kurtulabileceğini düşündü.Kısmen mantıklıydı.Çünkü Umbrella böyle durumlarda mantık düşünmekten yana değildi.Mikhail yerine başka biri olsa belki de kabloları işlevsiz hale getirmek aklına bile gelmeyebilirdi.Gelse bile buna cesaret edebilir miydi? Mikhail her türlü riski göze alarak, serçe parmağını kullanıp saatin içinde bulunan kabloları eliyle tutabileceği oranda çıkardı.Hemen ardından kabloları sertçe birbirinden kopardı.Birkaç saniye boyunca bir şey olmadı.Mikhail bir değişiklik olmasını bekliyordu, fakat hiçbir şey olmadı.Mikhail tam umutsuzluğu kapılmıştı ki saatin ön yüzünde bir şeyler belirdi.Mikhail hızlıca saati kaldırıp, ne olduğunu anlamaya çalıştı.Küçük harflerle:

?Kullanıcı tarafından imha izni verildi.Son 20 saniye? yazıyordu.Bunun yanında zamanın geçtiğini belirten bir göstergede vardı.Mikhail telâşa kapılmaktan ziyade mantıklıca saat ile ilgili daha ne yapabileceğini düşünüyordu..Aslında kabloları kopardığına göre saatin kendisiyle hiçbir bağı bulunmaması gerekiyordu.Bunu düşünen Mikhail elini seri kullanarak saati çıkarmayı başardı.Nitekim gerçekten başarılı olmuştu.Bu düşündüğü süre içerisinde 15 saniye geçmişti bile.Ama artık saten kurtulduğu için zor kısmı atlatmış sayılırdı.Elinde bulunan saati kendinden uzağa atarak her ihtimâle karşı kendine güvenli bir duvar seçti.Saat, büyük çapta patlama oluşturmamasına karşın geniş alana yayılabilen şiddetli bir ses meydana getirmişti.Mikhail içinden; ?İşte bunu beklemiyordum.? Dedi, Mikhail? in bunu demesinin nedeni; saatin çıkardığı yüksek ses nedeniyle kendi yerini belirtmişti ve daha bir dakika bile geçmeden makine benzeri cisimlerin çıkardığı seslerle yaklaşmış oldukları anlaşılabiliyordu.

10 Dakika Sonra:

Mikhail etrafı dinleyerek, ne kadar yaklaştıklarını anlamaya çalışıyordu.Aslında ne yapması gerektiği hakkında bir fikride yoktu.Bildiği bir şey vardı.O da; burada sabit durarak makine benzeri cisimleri beklemeyeceğiydi.Mikhail atik bir şekilde hareket ederek koşmaya başladı.Ne yazık ki bu düzenli koşuş çok sürmedi.Mikhail on saniye kadar koşmuştu ki; karşısına dört tane makine çıktı.Mikhail? i gördükleri anda ateş etmeye başladılar, ama Mikhail sağlam refleksleri sayesinde ters yöne dönmeyi başararak koşmaya başladı.Daha önce bulunduğu yeri geçerek, merdivenlere doğru gidiyordu.Fakat merdivenlerinde oradan bir tane geldiğini gördü.Daha makine fark edemeden Mikhail oradan uzaklaşıp sola döndü ve hiç bilmediği bir yere geldi.Bir asker, bilmediği bir savaş alanında asla başarılı olamazdı.Muhtemel oranda kaybetmeye mahkumdu.Ancak elinde teknolojik güç varsa başarılı olabilirdi.Şu anlık, Mikhail? in elde edemeyeceği bir şeydi.Biraz soluklanıp bunları düşündükten sonra yeniden koşmaya başladı.Mikhail ilerideki yukarı çıkan merdivenleri görebiliyordu.Tüm gücünü kullanarak daha hızlı koşmaya başladı ,artık düzenli nefes almıyordu, tüm nefesini koşarak merdivenlere koşmak için harcıyordu.Mikhail, her an başına bir şey gelebileceğini düşünüyordu.Çünkü büyük bir düzen eksiksizliği ile ilerliyordu.Mikhail? in hedefi ne buradan çıkmak, nede Umbrella hakkında önemli bilgilere ulaşmaktı.Şuanda tek hedefi merdivenlere ulaşarak yukarı çıkıp biraz nefeslenmekti.Bu sırada Mikhail daha ne olduğunu anlayamadan merdivenlerin sol çaprazındaki alandan 2 tane makine çıktı.Mikhail, kendini durdurmaya zorladı.Bunu yaparken dengesini kaybetti ve sert şekilde zemine düştü.Mikhail, adrenalin son hatlarında ayağa kalkarak peşinden gelen iki cisimden uzaklaşmak amacıyla bir kez daha geri geldiği yere doğru koşmaya başlamıştı.Yalnız bu sefer o kadar şanslı olmayacaktı.Çünkü diğer dört makinede, Mikhail? in gideceği yönden geliyordu.Mikhail bu sefer köşeye sıkışmıştı.Bu şeylerini, bilerek bunu yaptıklarına Mikhail kendi kendini inandırmayı başarmıştı.Aslında Mikhail haklıydı da, gerçektende Mikhail? i bu şekilde sıkıştırmayı düşünmüşlerdi.Umbrella kesinlikle işini iyi biliyordu.Mikhail? e karşıdan gelen dört makine iyice yaklaşmıştı,.Onları yaklaştıkça, Mikhail? de sistematik şekilde geri adım atıyordu.En sonunda Mikhail kapana kısıldığını ve kurtuluşu olmadığını anlayıp geri adım atmayı kesti.Arkasındaki iki makinede, onu hedefine yerleştirmişti.Mikhail, koşuşu yüzünden nefes almakta iyice zorlanıyordu ve bu durumdan kurtulmak için ciğerlerden fazlasına ihtiyaç vardı.Bu yüzden rahatlamaya çalıştı, kaslarını gevşetip, nefesini düzene sokmakla uğraşıyordu.Anlaşılan Mikhail, kendini ölüme iyice hazırlamıştı.Artık ölecekse bile rahat bir şekilde ölmek istiyordu.Bazı durumlarda ölümü kabullenmek iyidir, o zamanlarda ölüm ne kadar çabuk kabullenilirse çekilecek acı ve korku o kadar azalır.Sonuçta Mikhail? in gösterdiği de bir cesaret örneğiydi.Onun ölümden korkmaması?

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #18 : 17 Ekim 2010, 20:04:18 »
BÖLÜM 18:

Mikhail? in biran önce bir karar vermesi gerekiyordu.Gözleriyle etrafı tarayarak kaçabileceği bir alan aramaya başladı.Aslında o da kaçmanın veya saklamanın boşa olduğunu biliyordu.Çünkü kaçsa bile en sonunda nereye kadar gidebilirdi ki? Fakat Mikhail asla mücadele etmeden pes etmeyi düşünmüyordu.Mikhail umutsuzca çevreyi süzerken aklına bir fikir gelmişti.Sağ ve sol olmak üzere iki tane çıkmaz geçit vardı.Sağ taraftaki daha geniş görünüyordu, bir süre kendini koruması için idealdi.Muhakkak bu iki geçit; havalandırma yada buhar boruları gibi şeyler için ek olarak yapılmış yerlerdi.Mikhail hamle yapmadan beklemeye devam etti.Eş zamanlarda arkasındaki ve önündeki makinelere bakıp duruyordu.Eğer tahminleri tutarsa ilk hedefe sabitlenecek olanlar arkasında bulunan iki makineydi.Mikhail tahminlerini kuvvetlendirmek adına birkaç adım geri atarak arkadaki iki makineye yaklaştı.Mikhail, beklentilerinin üzerinde bir şans görmüştü.Bu iki makine, diğerlerinden farklı olarak sadece mermi ateşlemiyordu.Aksine çokta büyük olmayan güdümlü roket başlıkları da vardı.Mikhail, bu güdümlü roket başlıklarında herhangi bir şey görmemişti.Buna rağmen umutları hâlâ devam etmekteydi.Yinede güdümlü roketlerin, iki makinede bulunan başlıklar için  bu denli küçük olduğuna inanmak mantıksızcaydı.Çünkü Mikhail, cephede karşılıklı savaşlarda güdümlü roketler kullandıklarını çok iyi hatırlıyordu.Gerek karadan havaya, gerekse havadan havaya olan füzeler her zaman büyük bir kütleye ve boyuta sahip olmuşlardı.Mikhail, başlıklara dikkatlice baktı, artık iki makinenin kendine kilitlenmiş olduğunu anlayabiliyordu.Biran için Mikhail? in umutları yıkılmıştı.?Bu makinelerde güdümlü roket yada benzeri bir şey yok!? diye düşündü Mikhail hayal kırıklığıyla.Sağ taraftaki geçit aralığına doğru hamle yapmak üzereydi ki güdümlü roketleri, başlıklara yerleşirken gördü.Mikhail sevinmesine rağmen hiçbir hareket göstermeden yerinde kalmayı başardı.Diğer dört makine, Mikhail? in çok yakınındaydılar.Ama sanki, güdümlü roketlere sahip makineler harekete geçmedikçe onlarda harekete geçmeyecek gibi görünüyorlardı.Mikhail, az bir zaman kaldığını düşünüyordu.Bu makineler avcı olarak yapılmışlardı.Bundan dolayı Mikhail? i sabit haldeyken avlamak istemiyorlardı.Mikhail kaçmaya başlayacağı zaman harekete geçeceklerdi.Mikhail elbette bunun farkına varmıştı.Bu kadar süre beklemesinin nedeni de bundan kaynaklanıyordu.Mikhail sağ tarafa doğru koşmaya hazırlanırken son anda büyük bir hata yapmaktan kurtuldu.Mikhail böyle bir hataya nasıl düşebileceğini anlayamayarak kendi kendine kızdı.Bunlar güdümlü roketler ise; (ki öyle olduğu kesindi) kesinlikle hedefin peşini bırakmayacak türdendirler.En azından Umbrella bu şekilde programlamış olmalıydı.Her şeyden önce güdümlü roketlerin bu kadar küçük olmasının nedeni de Umbrella? dan kaynaklanmaktaydı.Mikhail, güdümlü roketlerin bütün sırrını tam olarak olmasa bile çözdüğüne kanaat getirmişti.Ama her füze gibi bunları da yanıltmanın yolları olmalıydı.Mikhail daha fazla zamanının kalmadığını anlayarak biran önce planını uygulamaya karar verdi.Aniden sağ geçidin aksine sol geçide doğru yeltendi.Güdümlü rokete sahip makineler, onun hareket ettiğini algılayıp başlıkları ateşlediler.Mikhail, sol ayağını ters yönde çevirerek çevik bir şekilde geriye döndü, füzeler sandığından da yakınındaydı.Eğer koşarsa bu savaşı kaybedeceği apaçık ortadaydı.Mikhail, güdümlü roketlerin tam olarak nereden nereye olduğu hakkında bir fikri yoktu.Ancak hislerine güvenerek bu işi başarmalıydı.Roket güdümlü makineler bir bağlantısı olamadan havada bulunmaktaydı.Buna göre kısa menzilli olarak havadan havaya olabilirlerdi.Eğer bu şekilde ve kısa menzilliyse hedefe kilitlense bile, hedef yere paralel olarak temas etse güdümlü roketten kurtulmak ihtimali vardı.Mikhail ağırlığını ileriye doğru vererek; daha harekete geçmemiş olan dört makinenin bulunduğu tarafa atlamaya çalıştı.Nitekim başarılıda oldu.Güdümlü roketler, Mikhail? i en son gördükleri yere doğru takip yönlendiler.Mikhail, kendini hissettirmek amacıyla dört makinenin önünde biraz doğruldu.Bunu fark eden dört makine durumu algılayarak anında ateş etmeye başladılar.Mikhail, zamanlamayı çok iyi başararak yana doğru dengesiz dört tane takla attı.Dengesini duvardan sağlayarak hemen güdümlü roketlerin ne halde olduğuna baktı.Dört makinelinin ateşlediği uzun mermiler, güdümlü roketlere isabet etmiş gibi görünüyordu.Güdümlü roketler, aldıkları hasardan ötürü hedeflerini seçemiyorlardı.Mikhail? in planlamadığı bir şey oldu ve güdümlü roketler direk olarak dört makineliye isabet etti.Şiddetli bir patlama oluştu ve keskin şarapnel parçaları etrafa saçıldı.Üçgen benzeri bir şarapnel parçası; Mikhail? in karaciğerinin üst tarafına saplandı.Mikhail aldığı yaranın acısıyla dişlerini sıkarak kısık bir ses çıkardı.Bulunduğu yerde şarapnel parçasını zorlukla çıkararak hiç zaman kaybetmeden sağ geçidin nerede olduğuna baktı.Aldığı yara dışında şansı devam ediyor gibiydi.Sağ geçit alanı hemen 4 metre kadar uzağındaydı.Karaciğerinin üst bölümüne sıkıca sol elini bastırıp sağ eliyle de duvardan destek alarak ayağa kalktı ve yarım koşar halde sağ geçide ulaşmayı başardı?

BÖLÜM SONU


DWG22

  • Site Denetmeni
  • *
  • Çevrimdışı
  • İleti: 1158
    • Profili Görüntüle
    • YouTube
Ynt: Mikhail Victor Anıları
« Yanıtla #19 : 17 Ekim 2010, 20:06:01 »
Ahanda 19. bölümü yayınladım en sonunda.Kesinlikle çok zor oldu.Ama üzerinde büyük emek harcadım.Bu bölüm bayağı bir uzun oldu.Ama öylede olmadı gerekiyordu... Buyrun okumak isteyen okusun:

BÖLÜM 19:
Küçük bir geçitte; yaralı hâlde oturan bir adam vardı.Kanayan yarasının üstüne ellerini bastırıyordu.Amacı; işeye yaramayacağını bilmesine karşın kanamasını durdurmaktı.Genellikle bu tür durumlarda yarasını önemsemeyen bir adamın kişiliğine sahipti.Onun için aldığı yaralar; sadece geçmişi hatırlamak için birer hatıraydı.Başını yukarı kaldırarak bir süre etrafı dikkatlice dinledikten sonra ellerini yarasının üstünden çekti.Beklediği şeyler, ya onu bulmakta gecikmişti yada hepsi yok olmuştu.Yaralı adam, buna ihtimal veremiyordu.Çünkü bu dar geçide girerken arkasından takip edildiğini hissetmişti.Elleriyle yerde destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı.Fakat kolları, onu taşıyamayacak kadar güçsüz durumdaydı.Bu mekâna tamamen hazırlıklı olduğunu düşünerek girmişti.Görüldüğü kadarıyla, pekte hazırlı değilmiş.Seçimlerinin bedelini ödeyen bu adamın adı: Mikhail Victor idi.Aslında seçimlerinin yanlış olduğunu düşünmüyordu.Yalnızca bazı şeyleri geç görmüştü.Şimdi ise; görmesi gereken tek şey; aldığı yaraların ne kadar ciddi olduğuydu.Mikhail? de bunu anlamış olmalı ki durumun ciddiyetini tahmin etmek için gözleriyle yaralarını süzüyordu.Giydiği ceket sayesinde gövdesine saplanan şarapnel parçası çok fazla hasara neden olmamıştı.Kanayan yarası kısa sürede pıhtılaşarak kan kaybını önlemişti.Bu yaradan aldığı acı oldukça azdı.Sonuçta yaralardan gelen acılara alışık bir insandı.Onun asıl canını yakan şey; sağ bacağına saplanan başka bir şarapnel parçasıydı.Geçide girmek için sarf ettiği güç ve yoğun adrenalinden dolayı bacağındaki derin yarayı fark edememişti.Ancak geçitte soluklanmak için oturduğunda asıl yaranın gövdesinde değil, bacağında olduğunu anlamıştı.Şarapnel parçası çok derine saplanmış gibiydi.Mikhail şuan için onu çıkarmaya cesaret edemiyordu.Ayrıca bu parçayı çıkardığı anda bacağında engel olamayacağı bir kanama da meydan getirecekti.Böyle bir şeyin olmasını göze alamazdı.Yoluna, bacağındaki parça saplıyken devam etmek zorundaydı.Kalkmak için elleriyle yerden bir kez daha destek aldı.Ağırlığını sağ bacağının üstüne vermemeye çalışarak doğrulmak için yoğun bir gayret gösteriyordu.Sol bacağını bükerek ayağa kalkmaya hazırlanıyordu.Bir yandan da sağ elini yeni bir destek ararcasına duvara yasladı.En sonunda ağırlığını ileri vererek ayağa kalkabilmişti.Elinin yeniyle alnından akan soğuk terleri sildi ve sessizce soluk almaya çalışarak etrafını dinlemeye başlamıştı.Herhangi bir ses duyamıyordu, geçitten çıkmak için saklandığı kolondan sağ bacağını sürüklercesine çıktı.İlerlerken, çevresini dinlemeyi de ihmal etmiyordu.Fakat tek duyduğu şey; patlamanın etkisiyle çatlamış bir duvarın içinden gelen sızıntı sesiydi.Mikhail ani bir şekilde durdu ve biraz önce geçmiş olduğu duvara doğru baktı.Duvardaki çatlaklardan gerçektende bir şey sızmaktaydı.Duvarın önüne geri dönerek eliyle duvarı incelemeye başladı.Pek fazla dayanıklı gibi görünmüyordu.Mikhail dar geçitte geri çekilmeye çalışarak omzuyla sert ve yerinde bir darbeyle duvarı yokladı.Çatlamış duvarda bir hasar oluşmamış gibi görünüyordu.Mikhail, eliyle omzunu ovalarken duvara öylece bakıp düşünüyordu.?Belki bir umut? dedi kendi kendine belirsiz bir tebessümle.Duvarı yıkmak yapılacak ilk işti? Ne yazık ki; Mikhail? in bunun için pekte fazla gücü yoktu.Ama pes etmemekte kararlı görünüyordu.Duvardan önceki gibi birkaç adım geri çekildi ve gözleriyle çatlakların içini görmeye çalıştı.Sanki bakışları ile o duvarı yıkmak istiyordu.Mikhail daha fazla zaman kaybetmenin anlamsız olduğunu düşünerek bir omuz darbesi daha indirmek için hızlı adımlarla duvara hamle yapıyordu ki; darbeyi indirmeden duvarın küçük bir bölümü kendiliğinden yıkıntıya uğradı.Mikhail, bu şaşkınlıkla dengesini kaybederek biraz sendeledi ve kendini toparlayıp açılmış küçük yıkıntıya doğru baktı.Çok fazla şey göründüğü söylenemezdi, ancak Mikhail? in eli girecek kadar bir büyüklüğe sahip olduğu kesindi.Sağ elini yarım büker hâlde içeriye sokarak yıkılmamış duvarın yan tarafına doğru ilerletmeye başlamıştı.Bir yandan da elleri, sıcaklığı belli olmayan borulara değiyordu.Bir süre sonra ilerletmeyi bırakıp yarım büktüğü elini bir yumruk hâline getirdi.Çatlamış duvarın sağlamlığını sınamak için; birkaç kez yumruklarıyla hafifçe vurdu.Duvar çok fazla dayanıklı değildi, bu tür bir kuvvette bile yerinden oynayabiliyordu.Elini, duvarın içinden çıkarmadan kendine doğru çekerek duvara karşı bir baskı uyguladı ve bu baskıya dayanamayarak tamamen olmasa da büyük bir kısmı yıkıldı.Mikhail küçük yıkıntının üstünden geçerek üstünü silkeledi.Elleriyle havadaki tozu gidermeye çalışarak gözlerini kısıp merakla ne göreceğini tahmin etmeye çalıştı.Ama sadece yere doğru uzanan L şeklinde kalın bir boru vardı.Kalın borunun etrafında görülebilen 3 tane mandal takılarak duvarda kalıcı olması sağlanmıştı.Mikhail tüm umutsuzluğunu ağırlığıyla birlikte arkasındaki duvara yasladı.Kendi kendine sordu; ?Bu duvarın içinden ne bekliyordun Mikhail?? diye? Bu soruya cevap vermekte zorlanmıştı, gözlerini kapatıp başını yana doğru çevirerek duvara sürttü.Kısa bir süre içerisinde gözlerini yeniden açıp kalın boruyu daha fazla incelemeye başladı.Yere kadar uzanmasının dışında, sol tarafa doğru devam ediyordu.Bunu sağlayan şey ise; başka bir eklenmiş boru parçasıydı.Kalın borudan sızan şey; hiç kuşkusuz buhar idi.Mikhail boruya bakıp düşünmeye başlamıştı; ?Kalın ve dayanıklı bir boru gibi gözüküyor.Anlaşılan buharı direk taşıdığı için bu şekilde.O hâlde ana boru olmalı.Eğer tahminlerim doğruysa; buharı gerektiğinde kapatabilecek bir düzenek olmalı.? Mikhail yıkık duvarın sağ tarafına uzun bir süre baktı.Tek görebildiği kare şeklinde bir kutuydu.Merakla kutuya doğru yarım adımlar atarak karşısına geçti.Elini hiç tereddüt etmeden kutunun yukarı doğru çekilerek açılan koluna götürdü ve açtı.Kutunun içinde; sadece çevirmeli bir radyatör vanası vardı.Mikhail buna hiçbir anlam veremeyerek kendi kendine durumu açıklamaya çalışıyordu; ?Radyatör vanaları; genellikle termal görevlerde kullanılır, nasıl olurda bir buhar düzeneğini aktif etmesi beklenebilir ki.Bunun dışında Umbrella? nın kapsamlı donatılmış bir tesisinde buhar alış verişini devreye sokacak araç bu kadar basit olamaz.? Mikhail olduğu yerde bir süre kıpırdamadan durdu.Sonra fısıldayarak kendine inanmaz şekilde; ?Mutlaka mantıklı bir açıklaması olmak zorunda.Başıma gelenlerden sonra bunun yalnızca basit bir vana olduğuna inanamam!? dedi.Öylece bekledikten sonra kendini kaybettiğini anladı ve yeniden kendine gelmek için düşünmeye başladı.Fakat bu sefer boruları düşünmek yerine daha önemli olan bir şeyi düşünüyordu.Peşindeki makineler? Burada uzun bir süre geçirmişti ve onlardan biri bile bu geçidi kontrol etmeye gelmemişti.Mikhail, hepsinin yok olmadığını biliyordu.En azından iki tanesi hiç zarar görmemişti.Mikhail sessiz adımlarla geçidin çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştı.Sakat ayağıyla da  sürtmeden küçük adımlar atmaya çalışıyordu.Çıkışa az bir mesafe kalmıştı ki ya Mikhail kendiliğinden durdu, ya da vücudu kendi kendini kilitleyerek çıkışa gitmesini engellemişti.Mikhail hareket edemez hâlde kulak kabarttı.Makineler geçidin biz gerisindeydiler, bunu seslerinden anlayabiliyordu.Fakat kaç tane olduklarını söylemek zordu.Mikhail? in burada olduğunu mutlaka biliyorlardı.Mikhail? de bunun farkındaydı.Makineler, onu hemen öldürmek istemiyorlardı.Mikhail? i olduğunca geç öldürmeye gidecekleri zaman onu daha güçsüz bulacaklarını biliyorlardı.Mikhail geri geri çekilerek boruların olduğu yere döndü.Açmış olduğu kutunun yanına gidip elini vanaya doğru yaklaştırdı.?Bunu çevirsem de çevirmesem de öleceğim.Yani çok fazla şey kaybetmeyeceğim.? Dedi tebessüm ederek ve vanayı kavrayarak sağ tarafa çevirdi.Beklenmedik hiçbir şey olmamıştı, gayet yerinde olması gibi buhar gidişi engellenmişti.?Anladığım kadarıyla paranoyak oluyorum.? Dedi Mikhail ve kendiyle konuşarak devam etti; ?Aslında bu tür konuşmaları her zaman İlbey yapardı.Gâliba  bu insanın doğasında var.Yakın kişilerin huyları bir şekilde birbirleriye bir süre sonra benzeşebiliyor.? Mikhail acele ederek üstündeki kalın iplikten yapılma hücum yeleğini çıkardı.Uzun adımlarla ana borunun yanına gitti ve L şeklinde kıvrıldığı yerden monte edilmiş ek boruyu döndürerek çıkarmaya çalıştı.Boş bir çaba olmasının yanında, onu oradan çıkarmanın imkânsız olmadığını Mikhail biliyordu.Kutunun olduğu yere giderek radyatörlü vanayı çok az buhar gelecek biçimde çevirdi.Ana borunun yanına giderek, ek parçanın birleştiği kısmı olabildiğince döndürmeye çalıştı.En sonunda buharında gücüyle biraz yerinden oynatabilmişti.Artık buharın ısısı yüzünden ellerliye yapabileceği bir şey kalmamıştı.Borular çift alaşımlı olabilirdi.Ancak boruların uç tarafları nedense bakırdan yapılmıştı.Yani ısıyı engelleyemezlerdi.Buharında gelmesini kesmek gibi bir olanakta yoktu.Çünkü ek parçayı çıkartmak için buharın gücüne ihtiyaç vardı.Mikhail, bir fikir üretmek için etrafına bakıyordu.Biraz gerisinde ileriye doğru yol alan iki tane boru vardı.Yükseklikleri, tavan ile aynı sayılırdı.Mikhail, bu borular sayesinde kendini yukarı çekip ayağı ile boruya vurabilirse ek parçayı yerinden çıkarabilirdi.Ama tek sorun olan şey; çok fazla geride olmasaydı.Zaten Mikhail? in ağırlığını kaldırabileceği de meçhuldü.Bu işlemi ayağı ile yapmak zorundaydı.Başka şekilde imkânsız denilebilirdi.Ellerini koruyacak bir şey olsa bile ne zamana kadar dayanabilirdi ki? Eğer sağ bacağı yaralı olmasaydı; bu boruyu sadece tekmeleyerek yerinden çıkarabilirdi.Fakat bacağının yaralı olması her şeyi değiştiriyordu.Sol ayağını kaldırıp boruya vurmaya çalışsa ağırlığı sağ bacağına gideceğinden kendini daha kötü bir duruma sokabilirdi.Mikhail çaresizlik ile düşünürken ellerini iki yana açıp geçidin duvarlarına yasladı.Geçit o kadar dardı ki Mikhail elleri; geçidin hem sağ duvarına hem de soluna yetişebiliyordu.Mikhail aniden bir şey fark etmişti.Belki borular, ağırlığını taşıyamazdı.Fakat duvarın taşıyabileceği muhakkaktı.Bunu denemek için ellerini sağlamca duvara yerleştirdi ve kendini yukarı çekmeye başladı.Ellerindeki kurumuş kan yüzünden biraz kaymalar meydana geliyordu.Mikhail gücünü yettiği kadarıyla kendini yukarı çektikten sonra daha fazla riske girmemek için yavaşça ağırlığını aşağıya vermeye başladı.İlk önce sol ayağının üzerine bastıktan sonra, sağ ayağını indirdi.İşeye yaradığını kendince kanıtlamıştı.Artık başarabileceğinden şüphesi yoktu.Sağ bacağı sağlam olmadığı için ana borunun sol tarafa bakan kısmına geçti.Sol bacağı ile yapacağı şeyler sınırlı olduğu için darbeyi ana boruya indirmek zorundaydı.Sağ taraftan ek parçaya darbe indirse bile bunu sol ayağı ile başaramazdı.Mikhail, ellerini duvarın iki yanına yerleştirmeden önce kurumuş kanı elinden temizlemeye çalıştı.Şimdi hazırdı? Ağırlığını vererek bir kez daha kendini yukarıya kaldırdı.Ellerinin önceki gibi kaymadığını fark ederek cesaretlendi ve bedenini geriye doğrultup ağırlığını ileriye doğru vererek sallanmaya çalıştı.Nitekim başarılıda oldu.Artık zamanı gelmişti.Mikhail ikinci sallanışında ellerini duvardan çekti.Tam istediği gibi sol bacağını ana boruya isabet ettirebilmişti.Yere düşerken de planladığı gibi yarım takla atıp sol bacağının üstüne düşerek olası zor bir durumu atlatmıştı.Derin bir nefes alıp rahatlamıştı ki yanında bulunan duvar Mikhail? in üzerine yıkıldı.Acıdan dolayı; yumruğunu, avucunun içine tırnakları girecek  kadar sıkıyordu.Bağırmamak için sarf ettiği insan üstü çabadan sonra yumruğunu açtı ve elini serbest bırakarak bayıldı.Kısa bir süre sonra kendisine geldi ve doğrulmaya çalıştı.Ama doğrulamamıştı.Gözleriyle kendini kontrol ederek gövdesine düşmüş birkaç moloz parçasını üstünden attı.Bu sefer doğrulmayı başararak kendi kendine; ?En fazla 10 dakika kadar baygın kalmış olmalıyım.Eğer daha fazla olsaydı çoktan şoka girmiştim.? deyip rahatlamaya çalıştı.Bacaklarının üzerindeki yıkıntıyı fark ederek; vücudunu ileri gitmeye zorlayıp küçük yıkıntıyı temizlemeye çalıştı.Tüm moloz parçalarını kaldırdıktan sonra geriye doğru süründü ve sağ bacağını kontrol etmeye başladı.Eskiden pekte farklı görünmüyordu.Yalnızca daha fazla kan kaybetmiş gibiydi.Zorlukla ayağa kalkarak; ?Bir daha yere düşürsem kalkabileceğimden emin değilim.? diyip kendi kendine tebessüm etti.Bu yıkıntıya sebep olan; borular aklına geldi.Hemen ana borunun bulduğu yere gitti ve tüm bu çabalara değdiğini gördü.Ana boru yerinden çıkmıştı ve biraz buhar püskürüyordu.Mikhail, radyatörlü vananın yanına gidip buharı tamamen kapattı.Ana boruyu yeniden incelemeye başlamıştı.?Pekâlâ şimdi ne olacak? İstediğim şeyi yapmak için bu boruyu duvarın içinden çıkarmam lazım.Ama mandallar?? diyerek söylediklerini yarıda kesti.Çünkü borularla ilgili bir şey fark etmişti.Boruların, duvara monte edildiği doğruydu.Ama mandallar ile değil kelepçe sistemi ile monte edilmişti.Mikhail iyice yaklaşarak ellerini kelepçelerden birine götürdü.Herhangi bir vida izi yoktu, boruda yerinden oynamayacak kadar sağlam duruyordu.İki elinin baş parmakları dışında tüm parmaklarını kelepçe sisteminin iki yanına doğru yumuşak bir edayla bastırdı.Kelepçe otomatikman açılarak boruyu serbest bırakmıştı.Mikhail, bir gün doğumu daha göreceğine inanarak diğerlerine de aynı şeyi uyguladı.Kelepçelerin hepsini çıkartıp hücum yeleğinin üstüne koydu.Kuracağı düzenekte işeye yarayacağını düşünüyordu.Ana boru tamamen özgürce hareket edebilir hâle gelmişti.Tek eksikliği yere değmemesiydi.Bu sorun; Mikhail? in kuracağı düzenekte oldukça önemliydi.Mikhail, ana boruyu her detayına kadar iyice süzdü.Sonuç olarak borunun yukarıya doğru çıkarken izin kaybettirdiğini fark etti.Yani bu boru yukarı çıkıyordu ve yukarı çıkan her şey aşağıya da inebilirdi.Mikhail, borunun kaybolduğu yerin biraz altından tutarak aşağıya doğru çekmeye başladı.Boru biraz sallanmasına karşın istenilen sonuç elde edilememişti.Mikhail, ellerini arkada bağlayarak yarım adımlarla volta atmaya başladı.Boruya hitaben; ?Şunu bilmelisin ki son zamanlar inanamayacağım ve inanmak istemeyeceğim birçok şey yaşadım.Çok iyi olmasa bile hepsinin üstesinden gelmeyi başardım.Şimdi bana meydan okuyabileceğini düşünüyorsan, bir daha düşün! Çünkü seni aşağıya çekeceğim!? dedi.Bunu dediği anda da volta atmayı bırakıp ana boruyu önceki yerinden tutup tüm gücüyle bir kez daha çekti.Yukarıdan gelen bazı tok tıkırtılar oldu.Mikhail boruyu bırakıp geri çekildi ve ne olacağını tahmin etmeye çalıştı.Yukarıdan gelen ses iyice yaklaşmıştı.Duyulduğu kadarıyla; borulara çarparak geliyordu.En sonunda ana borunun kaybolduğu yere vurarak durdu.Mikhail, daha demin bulunduğu yere gitti ve ana borunun kaybolduğu yerdeki yarı dökülmüş sıvadan elini içeri soktu.Hemen parmaklarının yanındaydı cisim.Soğuk ve demirdendi.Mikhail, parmaklarını onun üzerinde gezdirerek ?Bu cisme daha önce dokunmuştum? diye düşündü.Eliyle cismin bir tarafından tutmaya çalışarak yarı dökülmüş sıvadan çıkarmaya çalıştı.Fakat  Mikhail? in, cismi tuttuğu yer yana doğru genişlediği için çıkaramamıştı.Ancak elinin hareket edebileceği kadar genişlik vardı.Mikhail, elini cisimden çekerken yan taraflarının serbest hareket edebildiğini hissetti.Gözlerini kapadı ve borularla ilgili yaptığı her şeyi düşünmeye başlamıştı.Elini yarı dökülmüş sıvanın olduğu yerden çıkararak ana boru üzerinden aşağıya doğru gezdirdi bir şey sezinleyememişti.Kör bir eda ile hücum yeleğini kontrol etmeye başlamıştı ve o cisme benzer bir şeye dokunduğunu fark etti.Aynı soğuklukta ve aynı maddeden idi.Gözlerini açtığında kelepçelerden birine dokunduğunu gördü.Onlardan birini alarak ellerinde gezdirmeye başladı.Biraz önce ne olduğu anlamaya çalıştığı cisim kesinlikle bu kelepçelerden biriydi.Aynı zamanda hatırı sayılır bir yüksellikten düştüğü de kesindi.Mikhail bir şeyin farkına varmış olmalıydı ki hemen ana borunun yanına gitti.Milhail? e göre; yukarıdan düşen kelepçe ana borunun başındaki kelepçeydi.Buna göre; boruyu aşağıya doğru çekerse istediğine ulaşabilirdi.Elleriyle borunun iki yanından tutup bir kez daha güçlüce aşağıya doğru çekti.Yukarıdan  zorlanma sesleri gelmesine karşın Mikhail? in istediği olmuştu.Artık ana borunun bir kısmı yere değiyordu.Mikhail, hücum yeleğinin üstündeki kelepçeleri eline alarak ana borunun ucu geçidin çıkışına bakacak şekilde ayalardı.Elinde toplam 3 tane kelepçe vardı.Ana boruyu bu şekilde sabitlemek için yeterli gibi görünüyordu.İlk iki kelepçeyi, aralarında eşit miktarda uzaklık olacak şekilde ana borunun çeşitli yerlerine yerleştirdi.Sonrasında son kelepçeyi, ana borunun yerde kalan kısmına yerleştirerek düzeneği sağlamlaştırdı.Radyatör vanasının yanına giderek buhar alış-verişini açtı ve radyatör vanasıyla birlikte bağlı olduğu boruyu yerinden pek zorluk çekmeden çıkardı.Mikhail zaferle vanayı elinde tutarken; ?Teknolojinin kolaylığı? diyip aceleyle ana borunun yanına gitti.Buhar, daha ana boruya ulaşmamıştı.Mikhail? in düzeneği kurması içinde henüz ulaşmaması gerekiyordu.Radyatör vanasının, hem dışarı bakması, hem de havada kalması gerekliydi.Bu yüzden Mikhail, radyatöre bağlı küçük boruyu, ana borunun uç kısmına 10 derecelik açıyla yerleştirdi.Artık üzerinde kelepçe olmayan hücum yeleğini alıp ikiye bölerek ilk yarısını daha önce saklandığı kolonun oraya attı ve diğer yarısını; ana boru ile uç kısmına yerleştirdiği küçük boru arasına koydu.Radyatör vanasına bağlı küçük boru, ana borudan daha ince yapıda sayılırdı.Bu yüzden onları birbirine bağlı tutmak içinde bir düzeneğe ihtiyaç vardı.Yeleğin bölünmüş yerinden bir iplik çıkarttı ve onu olabildiğince çekerek üç metre kadar uzattı.Hemen ardından kalın ipi; iki metre oluncaya kadar yeleğin ortasından dolamaya başladı ve  basit bir tek uçlu düğüm attı.Bu zayıf düğüme rağmen borular birbirlerine sağlam bağlanmış gibiydi.Mikhail, geriye kalan 2 metrelik ipi, düğümden koparmayarak hücum yeleğinin diğer yarısının üstüne koydu.Yere doğru eğilerek yıkıntıdan kalma bir taş aldı.Geçidin sonuna yaklaşarak taşı dışarı attı.Kulağını iyice kabartarak; makinelerin harekete geçip geçmediğini duymaya çalıştı.Tahmin ettiği gibi makineler bunu bir saldırı gibi görüp harekete geçmişlerdi.Mikhail heyecanlanmaya başladığını sezinledi, kalp atışları artmıştı.Kolona yarım koşar vaziyette ulaşarak kalın ipi sağ eline aldı ve makineler tarafından görünmeyecek şekilde sırtını kolona verdi.Mikhail, bir yandan borunun ne kadar dayanabileceğini aklında tartıyordu.Diğer yandan da makinelerin geldiğini duymak için pür dikkat kesilerek etrafı dinliyordu.Mikhail, yavaş yavaş gelmekte olan makinelerin sesini duyabiliyordu, şu sıralar geçitten içeri giriyorlardı.Fakat zaman yetmeyecek gibiydi.Çünkü Mikhail? in düzenekte; eklediği boru buharın basıncından dolayı sarsılmaya başlamıştı.Mikhail, onların ilgisini çekip hızlandırmak için sol eliyle kolonu birkaç kez tıklattı.Uyguladığı taktik işeye yaramış gibiydi.Makineler daha hızlı hareket ederek ilerliyordu.Mikhail doğru zamanın geldiğini düşünerek sağ elindeki ipi kendine doğru çekti.Düzenek için yaptığı düğüm anında çözüldü ve radyatör vanalı küçük borunun bir anda yerinden fırlayarak buharın basıncını serbest bırakması sonucu büyük bir kuvvet ortaya çıktı.Ana boru kelepçelerinden kurtularak etrafa çarpıp yoğun miktarda tazyikli buhar püskürüyordu.Mikhail kendini korumak için bulunduğu yerde yere çömeldi.

10 Dakika Kadar Sonra:

Mikhail çömeldiği yerden doğrularak ayağa kalktı.Ana boru artık etrafa çarpmıyordu.Sabit bir hâlde buhar püskürtüyordu yalnızca.Mikhail, gözlerinin önündeki yoğun buharı, elleriyle havayı yararak yok etmeye çalıştı, ama işeye yaramamıştı.Mikhail, yanında bulunan yarısı bölünmüş hücum yeleğini eline alarak; yarım adım atar hâlde yürümeye başlamıştı.Ana borunun püskürdüğü buhara dikkat ederek çıkışa doğru ilerliyordu.Ayağına bir şeyin çarptığını hissederek biran irkildi.Mikhail yere doğru uzunca baktı, en sonunda gözleri ortama alıştığında bunun makinelerden biri olduğunu anladı.Yaptığı düzenek işlev görmüştü.Makineye tamamen saplanmış ve onu etkisiz hâle getirmeyi başarmıştı.Mikhail içinde gerçek bir zafer heyecanı duyarak geçitten çıktı.Biraz ilerisinde parçalanmış bir şekilde ikinci makine duruyordu.Ana borunun püskürdüğü yoğun tazyikli buhardan bu hâle gelmiş olmalıydı.Mikhail, yavaşça yere oturarak ayaklarını ileriye doğru uzattı.Derin nefes alarak sağ bacağını kendine doğru çekti.Elindeki yarım yeleği kucağına bırakarak iki eliyle şarapnel parçasını bacağında çıkarmaya çalıştı.Mikhail? in çektiği acı yüzünden çok net okunabiliyordu.Elleri, bacağından çıkan kanla anında kanlanmıştı.Şarapnel parçasını her çekişinde kanlanmış avuçları biraz daha kayıyordu.Bir ara öylece durdu.Boş gözlerle ileriye baktı ve aniden şarapnel parçasını bacağından çıkartıp bir köşeye attı.Şarapnel parçasını çıkartır çıkartmaz bacağından kanlar fışkırmaya başlamıştı.Mikhail, zaman kaybetmeden kucağındaki bölünmüş ceketi alarak bacağına tampon yaptı.Yerini sağlamlaştırmak içinde;  düzenekte uyguladığı taktiği yaparak sıkı bir düğüm attı.Artık kısa süreliğine olsa da biraz huzur bulma zamanıydı?

BÖLÜM SONU