Daha evvelde bir yazımı paylaşmıştım sizlerle.
Arada bir kendimi rahatlatmak için yazıyorum.
Bu yazılara bir terapi gözüyle baktığım için çok samimi gelebilir anlatım.
Ayrıca dediğim gibi sadece rahatlamak için yazıyorum ve bu yüzden saçma oluyor biraz kabul ediyorum.
Ama maksat bir şeyler paylaşmak olduğu için, saçma olsada bunuda paylaşmak istiyorum. Bu yazı bir gece yarısı tamamen rahatlamak için yazıldı tarafımdan.
İmla hataları, devrik cümleler, vs.. Hepsi için şimdiden çok özür diliyorum.
Değer verip okuyan herkese de çok teşekkürler şimdiden.
Umut...Yaşama içgüdüsünü körükleyen en büyül olgu. Onun kaybolmasını düşünmek bile yeterince korkutucu. Ama ya kaybolursa...
?Aslında? demek istemezsin hiçbir zaman ama bu kez demek zorundasın galiba. Aslında hissetmiştin. Bir anda içine bir sıkıntı düşer, hayatın anlamsızlığı daha çok görünür gözüne tüm çıplaklığıyla. Kötü bir şeyler olacağını hissedersin. Olacakları hissetmekle kalmamış, aslında çok başından tahmin etmiştin. Ama her şeye rağmen ?Ya olursa...? diyerek...Bir umutla...
Umut dedin ya...Hayatın tüm olumsuzluklarına aldırmadan...Ya olursa diyerek...Aslında olmayacağını çok iyi bilmene ve her şeye rağmen...Bir umutla sarılırsın ona...
Geriye bakıyorsunda...Çok eski değil. Sadece birkaç ay öncesine. İşte o halini özlüyorsun. Okulu kazandığında havalara zıplamıştın, en mutlu olduğun anlardan birisiydi. O mutluluğun bedelini ödüyorsun belkide şimdi. Bu mutluluğun bedelini ödeyeceğini bilsen, acaba bu kadar sevinir miydin? Hiç sanmıyorum. Hatta elinin tersiyle iterdin bu mutluluğu.Ama bilmiyordun ve şimdi sadece ?Keşke..? demekle kalıyorsun. Şimdi geçmişe dönmek imkansız, burada bu gerçekle yüzleşmek daha da zor ama zorundasın. Çıkmaz sokak...
Biliyorsun ki bu hayatın gerçeklerinden birisi ve senin gibi insanlar için var. Ne kadar olgun karşılamaya çalışsanda olmayacak biliyorsun. Bir tarafın ?Zamana bırak, her şeyin ilacıdır.? Diye düşünmüyor da değil. Evet bu doğru olabilir, zamanla geçebilir bu sıkıntı ama o sıkıntı geçesiye kadar zaman sanki duracak gözlerinde. Hiç geçmeyecek gibi gelecek. Ve sen dayanmaya çalışacaksın. Ya da fazla dayanamadan...
Yazdıkça rahatlıyorsun. Ama sadece bir süreliğine. Kalemi bırakıp, gözlerini uzaklara diktiğinde yine aynı hayal. Bu hayal çok daha uzun zaman seninle olacak. Bundan kurtulmak istiyorsun ama sen de biliyorsun ki bu pekte mümkün değil. Zaman demiştin ya işte onla mümkün sadece.
Alışmaya çalışmak diye bir şey olmadığını gayet iyi biliyorsun. Çünkü buna alışmak zorundasın. Ne kadar acı çeksende, zor olsada...
Yine aslında diyorsun ve buda care olmayacak. ?Aşık olmayacağım? demiştin daha önceden tekrar olacağını bilerek. Bu senin elinde olan bir şey değil. Zamansız gelir ve karşı koyamazsın. Karşı koymaya çalışsanda olmuyacak ve seni esiri altına alacak. Yine esir oldun işte ve ne kadar yazıp dursanda bu da çare olmayacak.
Neden bu kadar duygusal ve iyisin? Biraz daha taş kalpli olamaz mıydın?Olmaya çalışsanda olamıyorsun zaten...İyice saçmalamaya başladın sanki. Sadece yazıp rahatlamak istiyorsun. Bir anlık rahatlık evet. Daha sonra tam baş ucunda bekliyor yine seni...
Bazen düşünüyorsun yanlışı nerede yapıyorsun diye. Ama cevapsız kalıyorsun. Cevabın olsaydı düşünmene gerek kalmazdı zaten.
Ne yaparsan yap hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Kader hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Nasıl istendiyse her şey sonsuza dek o şekilde kusursuzsa işleyecek. Ve sen de bu kusursuzluğun sayısız parçalarından sadece birisi olacaksın. Her şeyi zamanın kollarına bırakacaksın. Ya geçecek ya da...
Belki yarın her şeyi değiştirebilir ama önce bugünün yarını mahvetmesine izin vermemen gerek. Şimdiden ne olacağını düşünerek hareket edersen belkide yarın her şeyi değiştirecek.
Yine bir umutla kalemi bırakıyorsun...Kusursuz işkenceye devam...