Forever
Ziyaretçi
Toggle navigation
Nekro Kelebek
Ana Sayfa
Forum
Ara
Üyeler
Üye listesini görüntüle
Üyelerde ara
GİRİŞ YAP
KAYIT OL
GİRİŞ YAP
KAYIT OL
Bizler İnkâr Edilemeyiz!
-Forever Ekibi
Nekro Kelebek
//
Site Esasları ve Değerleri
//
Nekro Kelebek Günlükleri
//
Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
19584
138
Yazdır
Sayfa: [
1
]
2
3
...
14
LW
Site Kurucusu
İleti: 561
Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
:
28 Eylül 2011, 19:22:44 »
Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
1. Bölüm
Yolculuğa başlamadan evvel, hatta konuya girmeden önce şu videoyu izlemeniz sizi çok daha keyifli bir hikayenin içine çekecektir. Çünkü bu şehir insanı her an içine çekebiliyor! İyi seyirler.
Watch This City Burn {Tribute to Raccoon City and Its Survivors}
Raccoon City denilince eğer Resident Evil ile biraz haşır neşir birisiyseniz, ne anlama geldiğini gayet iyi anlayabilirsiniz. Hal öyle ki; benim için de bu hayali şehir aslında hayallerin ötesinde bir mekân. Her nasıl oluyorsa sanal bir şehirden öte bir yer oldu hep bendeki yeri; sanki canlıymış ve gün gelip oraya bir ziyaret gerçekleştirecekmişim gibi. Hatta her zaman söylediğim bir sözü bir klasik haline bile getirmiştir benim için; "Muntazaman ve de mütemadiyen; Raccoon City'e kaçasım var ara-sıra hatta ebediyen!" şeklinde. Bu söz gün gelir gerçek olur mu bilinmez ama hayaller ile her an, her zaman mümkün olabilitesi gayet yüksek bir durum. Öyleyse başlık hakkında bu kadar kıssadan hisse yeter diyerekten, Raccoon City yolculuğu ile ilgili detaylara yer veriyorum.
Yolculuk hayallerde başlar. Bir yere gitmeden önce hayallerinizde bir plan oluşturursunuz kendinizce. Bir de daha önce hiç gitmediğiniz, sadece resimlerle gördüğünüz bir yer ise burası; ucu bucağı olmaz kafada dönenlerin. Benimkide böyleydi aslında. Hep resimlerde, videolarda uzaktan gördüğüm bir şehre yani.
Neyse tarihler 28 Eylül'ü gösterirken, Raccoon seyahatin 19. perondan kalkan 98 sefer sayılı otobüsüyle saati belli olmayan bir anda yola çıktı(m). Kolay değil yıllardır gitmek istediğim o efsanevi şehre ayak basmaya ilk adımdı bu. Heyecan sarmış olsa da belli etmeme çabam beni kastırıyordu. Yolda giderken tek yaptığım şey ise manzarayı izleyip kulağımda kulaklıkla Resident Evil müzikleri dinlemekti. Bu biraz olsun iyi geliyordu heyecanı azaltmaya.
Uzun bir yolculuğun ardından tam uykuya dalmak üzereyken bir tabelanın hayal meyal görüntüsüyle yerimden sıçrayıverdim. Hem de ne sıçramak! Gözler fal taşı gibi açıldı anında. Tahmin edilen gibi; Raccoon City tabelası tüm ihtişamıyla beni karşılıyordu. Ve hemen otobüsü durdurup atlayıverdim kapıdan.
Şehrin tabelasından gözümü alamıyorken dikkatimi çeken o sessizlikle ürperdim aslında biraz. Şehir beklediğim gibi ıssızdı, ıssızdan öte sessizden ziyade. O sessizlik aslında fırtına öncesi gibiydi. Her an anormal şeylerin habercisi gibi. O yüzden her şeye hazırlıklıydım aslında. Olmalıydım da!
Derken şehrin içine doğru yürümeye başladım geriye bakmadan. Yıllar yılı düşlediğim yere varmışken neden geriye bakayım zaten? Kendinden emin adımlarla yürümeye devam ettim. Bir yandan canlı-kanlı birilerini arıyordu gözlerim. Ne bir ses ne bir soluk, her taraf bomboş ve şehir hayli de soğuk. Aklıma birden yola çıkmadan evvel sırt çantama attığım Raccoon City haritası geliverdi.
Raccoon City Haritası
O ana dek düşünememişken haritaya bakmayı, hemen çantadan çıkardım. Tam yerimi saptamaya çalışıyordum ki arkadan gelen bir ayak sesiyle irkildim! Henüz arkamı dönmeye cesaret edememişken, ağzımdan dökülen kelimeler şunlar oldu;
"Orada kim var?
Devam edecek...
2. Bölüm
Bölüm Adı: "3 Yabancı, Birlikte Ama Yalnız!"
"Hey sakin ol adamım! Benim Leon!"
Şeklinde bir cevapla karşılaştım. Hemen arkamı dönüp gardımı almak istedim. Leon ise sorun yok dercesine bir bakışla elleriyle her şeyin normal olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
-"Beni burada göreceğini beklemiyordu herhalde! Ben de şehri bu kadar sessiz bulacağımı beklemiyordum aslında. Merhaba ben Leon Scott Kennedy, RPD'ye henüz yeni atandığım için aktarmalı bir seferle buraya ulaştım. Ve çokta yorgunum! Sen de biraz konuşsan nasıl olacak?"
Şeklinde çok uzun bir cümle kurmasıyla beni afallatsa da ona; "Ne çok konuştun be adam, az sus da motorun soğusun, bahsettiğim motorun üzerine bindiğin motor olmadığını ve hangi motordan bahsettiğimi de gayet iyi anlıyorsun!" diye bir cevap verip bu ıssız şehirde silahlı ama acemi bir polisin düşmanlığını da kazanmak istemediğimden ağzımdan dökülen kelimeler nasıl olduğunu anlayamadığım şekilde onu daha çok afallatan ama aynı zamanda ortamı yumuşatan komik sözcükler oldu;
-"Ben de LeWon Scott Arıkan!"
Leon burada gerçekten neye uğradığını şaşırsa da bunun bir espri olduğunu anlaması uzun sürmedi. Kabul etmeliydim ki iğrenç ötesi bir espriydi...
Daha sonra, ciddi bir şekilde kendimden bahsettim.
-"Merhaba Leon, ben de Levent ama arkadaşlarım kısaca Lewo derler. Raccoon City hayatım boyunca en çok görmek istediğim yerdi, yıllar sonra bir fırsatım oldu ve Umbrella şirketinin o harika çalışmalarının baş mimarı olan bu şehri ziyaret etme şansına sahip oldum. Ve şehre girdiğim andan beri bu sessizlik beni şaşırttı açıkçası. Ta ki seni görene dek!"
Leon: Demek şehrin bu sessizliği hakkında senin de hiçbir fikrin yok!
Levent: Evet, kesinlikle yok.
Leon: Ben de henüz polis olarak ilk günümü yaşıyorum, inan bu manzara beni delirtiyor henüz ilk anlarımda işimin. Ne yapmalıyız sence?
Levent: Yola çıkarken yanıma şehrin haritasını almıştım. Yerimizi yanlış saptamadıysam hemen yolumuzun üzerinde sağda J's bar var, istersen oraya uğrayıp birileri var mı diye bakarken bir şeyler içebiliriz.
Leon: Kesinlikle iyi olur, hadi o zaman parti başlasın! Pardon yanlış replik oldu! Yola çıkalım diyecektim.
Ufak bir tebessüm ettiren bu son sözlerden sonra bara doğru yola koyulduk. Şehrin akıl almaz ıssızlığı devam ederken, en azından canlı birisini görmenin verdiği huzur beni biraz olsun rahatlatıyordu. Derken 10 dakikalık bir yürüyüş sonrası barın olduğu yere ulaşmıştık. Leon çevreyi daha iyi incelemek için motorunu yanına almayınca yürümek zorunda kalmamız moktan bir durum olmuştu biraz ama sesimi çıkaramadım. Ne de olsa silah ondayken patron oydu!
Bara yaklaşırken o sessizlik yerini kapının arkasında kim var acaba heyecanına bıraktı. Leon önce ben bakarım tarzında adımlarla kapıya yaklaştı ve bana o abes sözleri söyledi.
Leon: içeriden ses gelmiyor, öyleyse sen gir bak, sana bir şey olmazsa bende gelirim.
Bu umursamaz ve manyakça sözlerden sonra dehşete kapılıp;
Levent: Biliyorum polis olan sensin ve elinde kahrolasıca silahı taşıyan da sensin. Görmediğim bir yerimde bomba falan mı var da dalga geçer gibi bana gir diyorsun. Manyak mısın olum sen! Fazla motor sürmüşsün belli, mazot kokusundan kafan uçmuş! Gir içeri hadi!
Leon: Tamam be anladık! Açıyorum dikkatli ol!
Yavaşça kapıyı ileri doğru iteledi, kapının aralığından görünenler ise sadece boş masa ve sandalyelerdi. Derken yavaş adımlarla içeriye doğru yürümeye başladık. Barın orta kısmına geldiğimizde hemen diğer tarafımızdaki kapının gıcırtıları panik yaşatmaya başladı. Leon silahını kapıya doğrulturken birden bana baktı ve şok olmuş gözlerle;
Leon: Napıyorsun be manyak herif! Elindeki mp3 player ile ateş mi edeceksin!
O an nasıl panik yaşadıysam o saçma hareket birden ortaya çıktı.
Levent: Ya pardon. Stres oldum da.
Ve kapı yavaşça açılıp içeriye doğru süzülen uzun saçlı bir bayan panik havasını yumuşatmaya yetti.
"Hey durun! Silahı indirin, ben normal insanım! Anormallik yok!"
Leon hemen silahı indirdi ve "Sen de kimsin?" şeklinde bir soru yöneltti.
"Ben Claire, Claire Redfield. STARS ekibinden Chris Redfield'ın kız kardeşi. Abimden bir süredir haber alamayınca yolum buraya düştü. Siz de kimsiniz?
Levent: Bugünün favori sorusu bu herhalde? Ne dersiniz?
Dedikten sonra herkes kim olduğundan tekrar bahsetti. Ve 3 kişi olduktan sonra o yalnızlık kokan Raccoon sokaklarına doğru yola koyulma kararı aldık. Ama öncesinde barda içecek ve yiyecek bir şeyler varken bunu değerlendirmeliydik. Leon 2 bardak su içtikten sonra 25 dakika tuvaletten çıkmadı. Daha sonra bir bardak kola içeyim dese de zaman kaybetmemek için buna izin vermedik! Ben de Claire ile biraz atıştırdıktan sonra stok yapmak için sırt çantalarını doldurduk. Ve yola koyulduk.
Leon: Bakın haritaya göre, RPD binası hemen ileride. Oraya gidelim. Hem görev yerime ulaşmış olayım hem de şehrin bu saçma hali hakkında birileri bir şeyler biliyordur.
Tamam dedikten sonra yola devam ettik. Derken yolun üzerinde arkası dönük, yere çömelmiş halde, bir eliyle duvara yaslanmış bir adamın olduğunu fark ettik. Leon yavaş adımlarla adama yaklaştı ve biz de merak içerisinde onu izlemeye başladık. Leon elini adama doğru uzatıp, sırtını sıvazlayarak;
"Hey bayım! İyi misiniz!"
Dedi Leon ve adam kafasını kaldırıp elini duvardan çekti. Ardından ani bir dönüş yaptı ve...
Devam edecek...
3. Bölüm
Bölüm Adı: "Her Şeyin Başladığı Yer; Raccoon Police Department"
Bu bölüme başlamadan evvel şu videoyu izlemeniz sizi daha iyi bir hikayenin içine sürükleyecektir. Eminim!
Lies (Resident Evil Tribute to Raccoon City's Heroes)
"Hey bayım! İyi misiniz!"
Dedi Leon ve adam kafasını kaldırıp elini duvardan çekti. Ardından ani bir dönüş yaptı ve;
-"Tam zamanında yetiştiniz! Neredeyse yere yığılıyordum."
Leon: Siz de kimsiniz? Ve neden böyle bitap haldesiniz?
Adam tam bu soruya cevap verirken ben araya girdim ve;
-"Günün klasik..." şeklinde başlarken cümleme sonunu getiremeden Claire son noktayı koydu;
"Levo! Anladık bugünün klasik sorusu, bunu papağan gibi tekrarlamaya devam etmesen ve o lanet olası çeneni kapatsan artık nasıl olur!"
Bu sözler ben de bir şok etkisi yaratsa da sessiz kalıp ortamı germek istemedim. Derken adam araya girdi ve;
-"İkiniz de susun ve beni dinleyin artık. Adım Joe. Buraya bir iş gezisi için gelmiştim. Hatta beni iş için görüşeceğim şirketten bir yetkili karşıladı 3-4 saat önce. Daha sonra kalacağım otele gittik ve ben odama yerleşirken o da ayrıldı. Ve bir-iki saat uzanıp kendime geleyim dedim. Kalkıp camdan dışarıya bakıp bomboş bir şehir görünce şoka uğradım."
Leon: Bu sessizliğin manasını çözdüğümüz an olmayan sakallarımı keseceğim! Her nasıl olacak benim de fikrim yok zaten.
Claire: Peki iş görüşmesi yaptığın arkadaşın, ona ulaşmayı denemedin mi?
Joe: Denedim ama telefonuna ulaşamadım. Umbrella Corporation adına çalışan üst düzey bir yöneticiydi. Hatta iş için gelişimin sebebi de Umbrella ile alakalı.
Levent: Şehrin henüz girişinden itibaren Umbrella logoları ve şirketin reklamları dikkat çekiciydi zaten.
Leon: Biz de ne olduğunun farkında değiliz ama grubumuz giderek çoğalıyor, istersen bize katılabilirsin.
Joe: Teşekkürler ama bana bir adres vermişti, oraya uğramaya çalışacağım eğer yolu doğru bulabilirsem. Belki o zaman olaylara açıklık getirebilirim.
Dedi ve bizim yanımızdan ayrıldı. Bu yabancının Umbrella ile görüşmeye gelmesi, şehrin bu hale gelmesi ile bir bağlantı kurmak saçma olabilirdi ama şehrin bu sessizliğe bürünüşü sonrası bahsettiği Umbrella yöneticisinin ortadan kaybolup ona ulaşılamaması dikkat çekiciydi. Kafamda bu garip varsayımlar dolaşırken Leon'a dönüp;
-"Haydi yolumuza devam edelim." Dedim. Ve RPD'ye doğru yürümeye devam ettik. İlginç olan bir başka nokta ise şehir bu kadar ıssızken ortalıkta hiçbir anormal durum yani, bir dağınıklık ya da benzeri bir şeyin olmamasıydı. Kısa bir yürüyüşten sonra soluğu RPD'nin önünde aldık. Kapının önünde bir iki polis aracı dururken ortalık sakindi. Kapıya doğru yaklaşırken heyecan artıyordu. Leon kapıyı yavaşça araladı ve içeri doğru göz gezdirmeye başladı.
Her şey normal görünüyordu, olmayan polisler hariç!
Leon: Polis olmaya karar verdiğim güne lanet edebilirim! Polis istasyonunda, bir polisin başka bir polisi görmesinden daha doğal ne olabilir ki? Ama şuna bakın ortalıkta kimse yok! Birileri bizimle dalga geçiyor olmalı.
Claire: Sakin ol lütfen. Bunların bir açıklaması olmalı. İçeri girelim ve odalara bakalım. Birilerine ulaşacağımızı düşünüyorum.
Levent: Evet haklısın, devam edelim.
İçeriye doğru yavaş adımlarla girdik. Girişte bulunan dev holde bir bilgisayar vardı. Yaklaşıp açmaya çalıştığımızda sonuç vermedi. Ve giriş yönüne göre 2 tanesi solda 1 tanesi sağda 3 ayrı kapı vardı. Yapılacak tek şey kalıyordu ve o kelime benim ağzımdan döküldü.
-"Biliyorum birlikte kalmamız daha akıllıca ama 3 kapıdan ayrı ayrı gidersek en azından daha çabuk ortalıkta kim var, ne var görmüş oluruz."
Leon: Haklısın, bakın burada telsizler de var. Bunlarla iletişimimizi sağlarız. Ve şurada duran içecekler! Hemen içmeliyim şu sudan.
Claire: Umarım bir yudum suyla tekrar 30 dakika lavaboda kalmanı beklemeyiz.
Leon: Hey kızım! Bu laf sokmalara artık bir son versen, abin belli ki kaybolmamış. Sadece küçük ukala kız kardeşinden kaçmış!
Claire: Her nasıl düşünüyorsan öyle olsun. Seninle uğraşamam.
Bu ufak söz düellosundan sonra birbirimize son kez bakıp yollarımızı ayırdık. Yoluma devam etmek için kapıdan içeri girdim. Girdiğim kapı başka bir yere açılan bir yoldan ibaretti aslında. Dikkatimi çeken köşedeki dolaba doğru yürüdüm ve hemen kapağını açtım. İçerisinde birkaç resim, dosya ile beraber tam da ihtiyacım olan şey vardı. Patates cipsi! Tabiikide cips değildi ama onun olması da benim için harikaydı. Esas önemli olan parça ise bu ıssız şehirde kendimi korumak için bir silahtı. Silahı alıp diğer kapıya doğru yönelirken yollarımızın ayrıldığı yerden gelen bağrışmalarla geri dönmek zorunda kaldım. Hemen girişe doğru koştum ve şehrin sessizliğini açıklayan o vahşet saçan şeyi gördüm. Ne olduğunu anlayamasam da gördüğüm şey; üzeri parçalanmış giysiler ve kan izleriyle dolu bir şeyin Claire'ın üstüne doğru yürüdüğüydü. Hemen silahı doğrultup seslendim;
-"Sakin ol Claire, şimdi indireceğim bu sevimsizi!"
Ve ondan sonrasında kendimi öylesine kaptırmışım ki 5-6 el ateş edip tozu dumana katmıştım. Kendimden geçtiğimi de ekleyerek. Bunun sonucunda ne olduğu belirsiz o şey yere yığıldı ve Claire'da ellerini yüzüne götürmüş ve şok olmuş bir şekilde olanlara anlam vermeye çalışıyordu.
Claire: O şey de neyin nesiydi öyle!
Levent: Bilmiyorum ama eminim ki çocuğun olsa sevmezsin! Hatta çöpe atar gider bir köpeği evlatlık edinirsin! Peki nereden çıktı bu şey?
Claire: Bilmiyorum girdiğim kapıdan 2-3 adım ileri attım. Ortada büyük bir masa vardı ve tam önünden geçerken bu şey ayağa fırladı. Daha sonra sadece bağırdım ve kaçtım. Kapı açık kaldı ve buraya kadar takip etti. Dehşet vericiydi.
Levent: Anladım! Şuna bir baksana. İnsan ile hayvan arası bir tipi var. Ve kan izleriyle dolu bir beden. Zombi diyeceğim ama bu tam olarak insana bile benzemiyor. Nasıl bu hale gelebilir ki? Belli ki şehir bu yüzden sessiz. Ve umarım bunun devamı yoktur.
Claire: Bilmiyorum, sadece abimden haber alıp tekrar evime dönmek istiyorum. Raccoon City korkunç bir yer!
Konuşmaları sonrasında hemen telsizle Leon'a durumu bildirmeye çalıştık. Ama Leon'dan çağrılarımıza cevap gelmedi. Bu durum bizler iyice panik olmaya başlamışken polis merkezinin geldiğimiz dev giriş kapısının kolu zorlanmaya başladı. Ne yapacağımızı bilemez bir haldeydik. Kapı sert bir şekilde zorlanmaya devam ediyordu. Ve en sonunda kapının kolu tamamen döndü, sert bir şekilde çarparak kapı açıldı ve;
Claire: Buna inanamıyorum! Bu bir hayal olmalı!
Devam edecek.
4. Bölüm
Bölüm Adı: "Eski Bir Dost ve Kesişen Yollar..."
Polis merkezinin kapısı yavaşça açılmış ve Claire'nın; "Buna inanamıyorum! Bu bir hayal olmalı!" sözlerini duyduktan sonra ben kapıda görünen kişiden çok bu sözlere şaşırmıştım. Kapıda duran iri yarı birisi vardı; daha önce gördüğümüz yaratığımsı hilkat garibesine benzemeyen ve gayet de normal bir insan izlenimi veren bir erkekti. Kapıdaki adam yaklaşık 5-6 saniyelik bir sessizlikten sonra; "Burada olduğuma inanamaman normal küçük kardeşim, çünkü yaşadıklarımdan sonra bu ana ben bile şaşırıyorum!" sözleriyle kim olduğunu açıkça belli etti.
Claire'nın Raccoon sokaklarına kadar gelmesine neden olan kayıp abisinden başkası değildi.
Claire: Chris, neredesin sen? Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? Tatlı dillim güler yüzlüm, ceylan gözlüm....
Şeklinde saçma sözleriyle bir anda neye uğradığımızı şaşırtıyordu ki abisi daha fazla dayanamadan;
Chris: Benim kendisi küçük ama çenesi büyük aptal kız kardeşim! O kadar süreli ayrılıktan sonra bu saçma cümlelerle mi karşılıyorsun beni?
Claire:Evet yahu, o da neydi öyle, o sözler neyin nesiydi? Levent bütün gün yanımda yarı Türkçe yarı İngilizce konuşarak saçma şarkılar mırıldanarak bu sözleri aklıma doladı. Pardon!
Şeklinde cevap verirken, bu sözlerin altında kalamazdım. Ve yüzümde sinsi bir gülümseme ile;
Levent: Pardon çıkalı ayılar çoğaldı diyorlar ama neyse.
Sözlerini söyledikten sonra derin bir sessizlik oluştu. Ve herkes bu saçma geyiğin ne kadar daha sürebileceğini düşünüyordu belki de. En azından benim aklımdan geçenler oydu.
Ve Chris söze girdi.
Chris: Bu kadar uzun süredir ayrı kalmamız ve hayatımın bir kaçaktan farkı kalmamasının nedeni ile daha tanışmadınız mı yoksa? Umbrella Corporation ve onun kafayı yemiş bilim adamlarından başka ne olabilir ki? Ve daha sonrasında dünyayı ele geçirme projesinin ilk adımı olan ama bir gaflete düşmeleriyle planlarını tamamen bozan, Raccoon şehrinin masum insanlarını birer kan emiciye çeviren o lanet virüs! İşte uzun zamandır kendime bile yabancılaşmamın sebepleri!
Claire: Olamaz! Demek bana saldıran şey masum bir insanın, insanlıktan çıkmış haliydi. Ve tüm bunların sebebi de o lanet şirket. Levent olmasaydı belki de ben ölmüştüm. Sen iyisin değil mi? Bütün bu kayıp olduğun sürece ne yaptın, şehirde canlı ve aklı başında bir insan bulmak imkansız gibi. Senin rastladığın birileri olmadı mı? Ve neden burada olanlardan bütün Amerika ve dünya habersiz?
Levent: Leon haklıydı beklide, bu kız gerçekten çok geveze! Cümlesini bitiremeden nefesi kesilecek sandım bir an!
Chris: Alışırsın Levent, bu en kısa cümlelerinden biriydi. 4 yaşına kadar konuşamayınca ördek poposu yedirtmiştik, ve o günden bu yana hiç susmadı! Neyse konuya gelirsem; Umbrella şehri kontrolü altında tutuyor. Ve burada canlı kalıp olaylara şahit olan senin benim gibi insanları yok etme peşinde. O yüzden dünya bunlardan habersiz. Biliyorsun ki STARS ekibi ile keşfe çıkmıştık, en yakın arkadaşım Jill ile beraberdik son 1 saat öncesine kadar. Jill şehrin diğer ucuna doğru gitti ve ben de polis merkezine gelip canlı birileri var mı diye bakmaya geldim.
Claire: Peki ne yapacağız Chris, bu lanet şehirden çıkmak istiyorum!
Chris: Sakin ol! Take it easy, no problemita.
Bu son sözden sonra neye uğradığımı şaşırdım! Problemita sözü de neyin nesiydi?
Levent: Siz iki kardeş neyce konuşuyorsunuz? Redfield'ca denen bir dil mi var yoksa?
Chris: İnan o son söz nasıl çıktı ben de bilmiyorum! 45 saat 32 dakika 17 saniye 8 sadise, tamam bokunu çıkardım ama bu kadar süredir uykusuzum ondan olabilir. Neyse, Jill ile hemen ilerideki Kendo silah dükkanının orda buluşacağız diye sözleştik. Orada işimize yarayan birçok şey olmalı!
Claire: Haklısın! O zaman oraya doğru gidelim!
Şeklinde konuşmaya devam ederken sağ tarafta Leon'un gittiği kapıda tıkırtılar duyuldu. Kapı açıldı ve biz de gardımızı aldık. Neyse ki Leon kapıda göründü ve;
Leon: Hey kızım demek beni burada bırakıp direkt oraya gidelim diyorsun, bildiğin satış bu yahu.
Chris: Kızım falan ayıp oluyor demek isterdim ama istediğin gibi konuşabilirsin arkadaşım. Hak ediyor!
Claire: Sana abi dediğim güne yazıklar olsun!
Araya girdim ve bu sürtüşmenin fayda sağlamayacağını anlatmaya çalıştım ama son olarak beklide bir ırkçılık söz konusuydu bu ortamda onun farkında olarak; "Leon haklı, satışçının tekisin!" dedim. Yaklaşık 15 dakika daha gereksiz tartışmadan sonra çıkış kapısına doğru yöneldik. Grup 4 kişi olmuştu ve Chris'in bize güven veren bir havası vardı. Silah dükkanına doğru yürüdük, tam oraya varmak üzereyken sokağın diğer ucunda garip bir şey beliriverdi. Herkesin o anki panikle ağzından dökülenler;
Leon: Oh my...O nedir?
Claire: Hey dikkat edin!
Levent: Gördüğüm en inanılmaz şey olabilir!
Chris: İşte bu şehirde görmek isteyeceğim en son şey de buydu!
Devam edecek...
5. Bölüm
Bölüm Adı: "Davetsiz Misafir"
Yeni bölüm başlamadan evvel bu mükemmel şehre ithafen hikayenin içine iyiden iyiye girmenizi sağlayacak şu şarkıyla başlayalım.
This is My City - Cassie
Herkes şoka girmişti. Gördükleri şey her ne ise iyi şeylerin habercisi değildi net olarak. Derken grupta bulunan tek bayan Claire konuştu.
Claire: Şu an ne yapmamız gerekiyor?
Bu o an için herkesin aklından geçen şeydi aslında ama aralarında bir sürtüşme olan Leon aklından geçenlerin dilinden dökülmesini engellemek istemedi.
Leon: Claire ne mi yapacağız? Tam da şu karşıda gördüğün iri arkadaşı bekliyorduk ki o da teşrif ettiğine göre halayımızı çekebiliriz. Ne dersin buna!
Chris: Lewo bu ikisi gerçekten çekilmiyor değil mi?
Levent: Halay olsalar çekilmezler dostum!
Chris: Neyse artık susun ve koşabildiğiniz kadar hızlıca koşmaya başlayın!
Kimsenin ağzından gördükleri şeyin ne olduğu hakkında şoktan olsa gerek, tek kelime dahi düşmemişti. Ama peşlerine düşen ve karşılarına bir engel olarak dikilen şey tüm ihtişamıyla Umbrella şirketinin tehlike oyuncağı Nemesis'ten başkası değildi. Nemesis yavaş yavaş harekete geçmeye başlamışken elindeki bazuka da hafif olarak nişan alma konumuna geliyordu. Ve Leon, Claire, Chris, Levent koşmaya başladılar. Ama henüz birkaç adım atmışken Claire'ın sesiyle irkildiler.
Claire: Bu da ne? Sanırım şanssız günümüzdeyiz!
Leon: Büyük ihtimalle istedikleri şeysin aslında, çünkü uğursuz olan sensin.
Chris: Tamam çocuklar şu an sırası değil. Bu uzun dilli yaratıklar neyin nesiyse alt edip geçebiliriz. Arkamızdaki bazukalı azmana bakınca çok daha kolay göründü gözüme.
Ön tarafta Licker sürüsü önlerini kesmişti anlaşılan, ama kendinden emin adımlarla onlara doğru ateş ederek yürüdüler ve o anda Lickerlardan birisi Leon'ın yanına yaklaştı tüm karşı koymalara rağmen. Dilini dışarı çıkardı ve tam diğerleri harekete geçerken Leon'ın sapsarı saçlarını diliyle yalayıp bir tane de tarak bırakıp kaçtı. Bu garip olay karşısında diğerleri kendisini tutamadı ve Leon şaşkın gözlerle elindeki tarağı saçına götürdü.
Claire: Birileri Leon'dan hoşlanıyor mu ne?
Levent: Hayatımda gördüğüm en saçma çift olabilirsiniz.
Chris: Şahit olmamı istersen seve seve Leon.
Gülüşmelerin ardından Nemesis'in çığlığıyla kendilerine geldiler ve koşmaya başladılar. Hemen ileride yolun sağına park edilmiş bir araba gördüler. Hızlıca arabaya atladılar Leon sürücü koltuğuna geçti Chris hemen yanına ve diğerleri de arka tarafa. Nemesis hızlı adımlarla koşarak gelirken araba çalıştı ve ondan uzaklaşmaya çalışırken Chris ateş etmeye başladı. Bunun karşısında Nemesis durdu ve bazukasını ateşledi. Arabaya isabet edecek iken Leon ani bir frenle direksiyonu kırdı ve ara yola saptı, gözden kaybolup derin bir oh çektiler.
Chris: Herkes iyi mi?
Claire: Ben iyiyim. Levent uyumuş hatta, gayet iyi anlaşılan.
Leon: Benim de saçlarım dışında her şeyim iyi!
Chris: Tamam öyleyse sorun yok. Jill ile iletişim kurmalıyız. Onu bu lanet şehirde daha fazla yalnız bırakamam. Anlaşılan o ki peşimizdeki bu yaratığın tek amacı şehirde sağ kalanları ortadan kaldırmak.
Leon:Haritaya göre şehir merkezi hemen ileride, oraya ulaşırsak belki başka insanlarla buluşabiliriz.
Chris: Tamam oraya gidelim, Claire şu pis herifi de uyandır, adam rüyasında ne görüyorsa sırıtarak uyuyor!
Şeklinde geçen konuşmalardan sonra şehir merkezine doğru devam ettiler. Şehir merkezine ulaştıklarında geride kalan yerlerden farklı bir manzara beklemiyordu onları ama dışarıda görünen bir ışık süzmesi ve ses ile beraber;
Claire: İşte tek şansımız orada duruyor!
Leon: Hızlı olmalıyız, başka bir şansımız olmayabilir!
Chris: Haydi çocuklar, aynı anda inip koşuyoruz!
Levent: Neredeyiz biz!
Devam edecek...
Sona doğru geliyoruz gibi. Bölüm öncesi yine güzel bir parça ile hikaye moduna girelim. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Lose Control - A Tribute to Resident Evil
6. Bölüm
Bölüm Adı: "Beraber Yaşa Yalnız Öl"
Görünen ışık helikoptere aitti. Bu şehirden kaçış için belki de son şanslarıydı. Arabadan atlayıp hızlıca helikoptere doğru koşmaya başladılar. Hedefe 15-20 metre kalmışken Chris birden yavaşladı ve durdu. Diğerleri bunu fark etmemiş devam ediyorlardı. Helikopterin yanına ulaştıklarında durumu fark ettiler. Geriye dönüp baktıklarında Chris durduğu yere çömelmiş ve başını yere doğru eğmiş vaziyetteydi.
Claire: Hey Chris ne yapmaya çalışıyorsun?
Leon: Haydi Chris, son şansımız burada bizi beklerken sen orada öylece duruyorsun.
Chris: Arkadaşlar üzgünüm ama ben gelemem. Jill'i burada tek başına bırakamam, o benim ortağım hatta daha ötesi. Onsuz kaçamam.
Levent: Aşk kokusu var, havada aşk kokusu var.
Chris: Sen tekrar sırıtarak uyusan daha iyi olacak bence.
Claire: Öyleyse seni burada bırakıp gidemem, ben seni bulmak için gelmiştim ve sen gelmiyorsan ben de kalıyorum.
Leon: Levo, sen ve iğrenç esprilerin helikopterle gidebilirsiniz. Ben de buradayım anlayacağın.
Levent: Haha sana licker Mükremin ile mutluluklar Leon, sen koca çeneli Claire kendine iyi bak ama ayna hariç. Chris sen de hoşÇAKAL ya da hoşKAPLAN. ahaha giderken beni iyi hatırlamanızı istedim. Ok, kib, aeo, bye.
Chris: Kesinlikle akıl dağıtılırken bu adam şemsiye tutmuş olmalı. Herkesin aynı havayı aldığı yerde hiçbir beyin içeride bu şekilde yakamaz onu.
Leon: Eldivenle sevebileceğim bir çocuk olurdu babası olsaydım.
Claire: Durun durun lütfen sessizlik şimdi ki tepkisini merak ediyorum.
Diyerek herkesi meraklandıran bir sessizlik oluşmuştu ki Levent'in ağzından düşen kelimeler merakı giderdi.
Levent: Bu cihazın çalıştığında uçması mı gerekiyor?
O anki tepkileri anlatmak için kelimeler gerçekten yetersiz. Yaklaşık 5 dakika süren gülüşmeler sonrası Leon kendisini Chris'in kucağında Claire ise hemen yakınlarındaki çöp kutusunun içinde bulmuştu. Öylesine kendilerini kaybedercesine kopmuşlardaki bu hal nasıl geldiler hatırlayamadılar.
Chris: O aracın yer altından raylı sistemle gittiğini bilmediğinden mi bahsediyorsun yani?
Leon: Galiba bilmiyor Chris, ön taraftan takribi olarak 10-12 zombinin çekeceğinden hiç bahsetmeyelim bence.
Levent: Bunlar doğru mu yoksa, inanın bilmiyorum. Bilsem de kullanamadığımı söylememe gerek yok sanırım.
Claire: Öyleyse bizden özür dileyip ağzının bantlı kalması koşuluyla ekibe katılabilrsin.
Levent: Lafı bile olmaz, üzgünüm dostlar tekrar aranızdayım.
Chris: Haydi o zaman Jill'e doğru gidelim. Az evvel attığı tweet ile yer bildiriminde bulunmuş. Şu an Raccoon köftecisinde karnını doyuruyormuş.
Leon: Tweet mi? O ne lan. Yenen bir şey mi o da?
Claire: Benim bildiğim bir kuş çeşidi o.
Levent: Tweety kızım o, bana cahil diyene bak. Harbiden Chris sen ne ayaksın o kelimeler falan, sene 98 hatırlatayım da.
Chris: Pardon arkadaşlar, yanlış replik oldu ve söylediklerimin ne olduğu hakkında en ufak fikrim yok. Raccoon köftecisi değil kokoreçcisi de olabilir. Kokoreç ne onu da bilmiyorum.
Levent: Ben anlattım ya sana, şu zombilerden koko yapacaksın yiyeceksin falan oradan aklında kalmıştır.
Leon: He evet koko hatırladım, şu sizin memleketden. Ama kokoreç anlattığına göre çok da pis KOKOYORMUŞ.
Levent: Körle yatan şaşı kalkar bak bu da bizim oralardan bir söz, benim iğrenç espriler tüm ekibe bulaştı.Tehlikeli oluyoruz.
Claire: Yeter gençler, haydi gidelim artık. Zamanımız yok biz burada neredeyse okey oynayacağız.
Chris: Evet, gidiyoruz arkadaşlar atlayın arabaya.
Arabaya tekrar bindiler Jill ile iletişim kurdular telsiz ile ve hastaneye doğru gitmeye karar verdiler orada olduğunu öğrendikten sonra. Hastaneye yaklaştıklarında arkada yine davetsiz misafir belirdi. Nemesisten başkası değildi.
Leon: Levo bundan kaç şiş kokoreç çıkar hesapla bakalım.
Levent: 5 oradan 8 şuradan 2 buradan çıksa düz hesap 85466545... bilmem kaç olur o.
Chris: Siz ikiniz hastanede karışan kayıp ikizler olabilirsiniz, hem adınız hem espri tarzınız bu kadar benzeyemez yoksa!
Levent: Hahaha bu iyiydi Chris bak.
Leon: Aynen hahahah ciddi adamdan ilk espri geldi.
Claire: Adamlar şaka sanıyor halen.
Chris: Neyse lan sizle uğraşamayacağım, önce şu koca adamdan kurtulmalıyız. Jill'in peşinden geleceğini biliyordum. Ama öncelikle bizden kurtulması lazım.
Arabadan indiler ve hemen koşarak hastanenin girişine yöneldiler. Leon ve Levent sağ tarafa, Chris ve Claire sol tarafa pusu kurdular. Nemesis koşar adımlarla onlara doğru yaklaşmaya devam ederken arkalarından gelen bir sesle irkildiler.
Chris: İşte ben buna pişti derim.
Levent: Yok abi daha tüpü yakmadık pişmedi o galib....
Derken Leon ağzını eliyle kapattı Levent'in ve.
Leon: Bu kez gülemiyorum çünkü gerçekten pişti olduk gibi görünüyor.
Claire: Hesaplaşma zamanı belki de.
Arkadan gelen ses: Belki de...
Devam edecek...
7. Bölüm
Bölüm Adı: "Ezeli ve Ebedi Düşman"
Hastane girişinde Nemesis ile pusu kurdukları anda arkadan gelen ses ile irkilmişlerdi. Tam savaşın ortasında fazlasıyla sürpriz yaratan bir sesti çünkü. Olayların başlangıcı sayılabilecek kişi; Albert Wesker tam olarak oradaydı çünkü. Kısa süren bir sessizlikten sonra yıllar sonra gelen karşılaşmanın şoku vardı Chris başta olmak üzere diğerlerinde.
Chris: Sen nasıl oluyor da halen hayattasın, lanet olası!
Wesker: Hey sakin ol Chris. Eski bir dostu ziyaret etmek istemiştim sadece.
Chris: Eskimiş kaşardan tost Albert Wesker'dan dost olmaz diye bir söz var duydun mu?
Wesker: He ne dedin tatlı şey, anlayamadım da.
Leon: Birileri Chris'ten hoşlanıyor galiba.
Levent: Bugün tatlım diyen yarın kaslı erkeğim diyebilir bence.
Claire: Hey siz iki işe yaramaz! Wesker kadar zararlı olmaya başladınız.
Nemesis: STARSSSSSSSS.......Hay sizin muhabbetinizin, hadi lan daha eve gidip hatunla alışverişe çıkacağım şuradaki rolümü bitireyim artık.
Chris: Bu iş gerçekten uzadı Wesker, ben senin bildiğin kahramanlardan değilim, öyle tatlım falan kafamı bozuyorsun.
Leon: Chris, bizim orada tanıdık tamirci var. Bozulan kafaları ucuza tamir edip 2 sene garanti veriyorlar.
Levent: Bu adamın kesinlikle genlerinde Türk kanı var, bu kadar iğrenç espri zorlasan başka türlü çıkmaz.
Wesker: Geyiği bırakalım o zaman gençler. Nemesis denen ucubenin bütün kontrolü bende. Ve belki de hayatlarınız elimin ucunda.
Nemesis: Hadi lan ordan, son Tyrant olayını unuttun galiba hahaha.
Wesker: Ama bu nasıl olur, sen emirlerime karşı gelemezsin ve benimle kafa bulamazsın.
Nemesis: Lan manyak mısın sen? Durup durup yok o biyolojik silah yok bu virüs ile karşımıza çıkıp en güçlü benim havalarımdasın. Gücü kontrol edemedikten sonra sadece bir zavallasın. Ve ben senden emir almayacağım, kendim için savaşıp dünyayı ele geçireceğim.
Chris: Eğlenceli olacağa benziyor.
Nemesis'in beklenmeyen bu tepkisinden sonra Chris, Leon, Claire, Levent hızlıca hastanenin giriş kapısına doğru koşmaya başladılar. Nemesis ise bazukasını bir kez daha doğrulttu ve birden bire Wesker'a doğru yöneldi.
Nemesis: Ölüm zamanı Albert. Önce senin işini bitireyim gerisi kolay olacak.
Wesker: Sana durmanı emrediyorum.
Nemesis: Ben ise kendime durmayı değil vurmayı emrediyorum.
Dedi ve bazukasını ateşledi. Wesker son anda bir hamle yaparak kendisine sağ tarafında siper alanı yarattı. Diğerleri içeriye giden kapıya ulaştılar ve bu anda Leon birden durdu. Kapıya yöneldi. Bir şeyler arıyor gibiydi.
Claire: Hey artist çocuk ne arıyorsun aç şu kapıyı!
Leon: Annem bana insanların kapısını zile basmadan açmamın terbiyesizlik olacağını söyledi.
Savaşın ortasında can derdinde olan Chris dayanamadı ve Leon'a bir tokat attı.
Chris: Hey sen, artık kendine gel adamım. Bu Levent seni bozdu cidden, çıldırmış gibisin. Hastane kapısı ve sen zil arıyorsun?
Leon: Haklısın, burada zilin ne işi var. Hadi kapıyı çalalım o zaman, içeride birisi varsa açar.
Claire: Bir tokat da ben atsam nasıl olur?
Levent: Tokat kesmez tekmelemek lazım, olmadı kafasına odunla vurmak da bir çözüm, kendimden biliyorum.
Chris: Yeter arkadaşlar, kafayı yedirteceksiniz bana. Tamam hepiniz susun ve direktiflerime uyun. Kapıyı ben açarım.
Dedi ve kapıyı açtı. İçeriye girip hemen kapattılar. Bu esnada Wesker ve Nemesis dışarıda kaldılar. Hemen hastane giriş holünde asansörü gördüler.
Chris: Görünüşe göre yollarımızı ayırmamız gerekiyor. Ben ve Claire 2. kata gidelim diyeceğim ama siz iki manyağı beraber bırakamam. Levent sen benimle geliyorsun. Biz 2. kata çıkıp oraya bakacağız Jill için. Telsizle bağlantımız koptu ama buralarda olmalı. Siz de bu katta arayın ama dışarıdaki tehlikeleri unutmayın.
Leon: Anlaşıldı. Peki onu bulduğumuzda nerede buluşacağız.
Chris: Bulan ekip buraya gelsin ve girişte beklesin. Telsizle iletişim kurmayı da deneriz.
Levent: Bir şey sorabilir miyim? Ama korkuyorum.
Chris: Haydi sor sor.
Levent: Tamam ama kızmak yok. Bunun adı telsiz ama içini açıp baktığımızda telleri görüyo....
Leon bu aşamada Levent'in ağzını kapattı ve.
Leon: Anlaşıldı iğrenç bir espri geliyor ya da gerçekten ne olduğunu bilmediğinden tespit sıçmak üzere. Chris al bunu ve benden uzaklaştır, buradan sağ salim çıkarsak ilk işim psikolog ile görüşmek olacak!
Chris Levent'i ağzını bantlayarak asansöre bindirdi. Ve 2. kata doğru yola koyuldular.
Leon: Haydi küçük kahraman, biz de yolumuza devam edelim.
Claire: Gerçekten buradan kurtulduğumuzda seni psikologa elimle götüreceğim.
Leon: Oldu gözlerim doldu.
Bu aşamada dışarıda ise beklenmeyen bir çatışma vardı. Wesker sersemlemiş vaziyette hastanenin pencerelerinden birisine yaklaştı ve camlarını kırdı. İçeriye doğru kendini atacakken Nemesis belirdi ve ona doğru koşmaya başladı. Bu anda içeride ise yolculuk devam ediyordu.
Chris ön tarafta elinde silahıyla ilerlerken gerisindeki Levent'e;
Chris: Demek Türkiye'den geliyorsun, amacın ne?
Kısa süren sessizlik ve Chris yineler.
Chris: Sana diyorum. Bana cevap ver.
Biraz daha süren sessizlik sonrası arkasına dönen Chris Levent'in ağzındaki bantı hatırladı ve ağda yaparcasına bantı çekti. Levent'in bıyıkları ise sağ taraftakiler bantın etkisiyle kopmuş şekilde sadece sol tarafta biraz kalan haliyle komik bir görüntü oluşturdu.
Levent: Senin suratına tüküreyim, kas yığını! Ne yaptın bıyıklarıma!
Chris: Bence yakıştı.
Bu anda aşağıda Leon ve Claire ilerlemeye devam ederken bir patlama geldi ve sağ taraflarındaki kapıya doğru koştular. Kapının arkasından uğuldamalar geliyordu.
Leon: Bu ses neyin nesi?
Claire: Kapıyı açmalıyız!
Leon: 3'e kadar sayacağım ve kapıyı açacağız.
3-2-1....
Devam edecek...
Son bölüm olarak düşünmüştüm ama yazarken gidişat bir bölüm daha devam edebileceğimi gösterdi. Finale hazırlık diyebilirim ve öncesinde güzel bir parça ile biz de kendimizi hazırlayalım.
Resident Evil tribute Shinedown - Diamond Eyes HD
8. Bölüm
Bölüm Adı: "Sürprizleri Sever misin?"
Leon ve Claire kapıyı açtıklarında karşılarında aradıkları kişiyi buldular.
Claire: Jill Valentine?
Jill: Evet benim.
Leon: Sonunda...Ama bir patlama oldu sanki, o da neydi?
Jill: Bu odaya ulaşmadan önceki koridordaki camda gerçekleşen bir patlamaydı. Karanlıkta net göremedim ama bir adam içeriye girmeye çalışırken aniden ortalık toz duman oldu. Ve hızlı bir şekilde koştum.
Claire: Nemesis ile Wesker ikilisi olmalı.
Jill: Ne? O ikisi birlikte mi?
Leon: Evet biraz daha iyi geçinirlerse sevgili olabilirler. Nemesis kontrolden çıktı, Wesker dahil herkesi öldürmeye çalışıyor. Uzun hikaye, buradan kurtulduğumuzda detaylarıyla sana bir kahve ısmarlarken anlatabilirim Lady Valentine?
Claire: Oha diyorum sana! Abim bu teklifini duyarsa seninle bizzat kahve içmeye gelebilir.
Jill: Evet, Leon bunu duymamış olayım. Benim başım bağlı.
Leon: Nereye bağlı başın, çözeyim?
Claire: Jill zamanla alışırsın bu adama, Levent denen manyağın yan etkileri var hala üzerinde.
Jill: Hadi o zaman gidelim, yeterince zaman kaybettik.
Leon: Zamancı arkadaşım var tanıdık, kaybedilen zamanı iki okuma 3 üfleme ile geri getirebiliyor.
Jill: Çenenin yayına sıçsınlar.
Claire: Ana girişe dönelim, abimler oraya dönmüş olabilirler.
Bu sırada Chris bir yandan Nemesis-Wesker ikisinden kaçtıklarının farkında, Jill Valentine'ı ararken diğer yandan ömür törpüsü Levent ile uğraşıyordu.
Levent: Abi bir gün yine içiyoruz arkadaşlarla.(kola'dan bahsediyor) Ben çok kaçırmışım, 2 tane 2.5 litrelik devirmişim halen bir kutu istiyorum. Orada barmeni çuvala koydular götürdüler, bir arkadaş da dedi; "Hadi Levo, sen düş kurmayı seversin, düş peşindeysen düş şunların peşine." ben de kalktım oradan son otobüsü yakalamak için duraktayız, sakallı bir kıza rastladım, kentkartı sıfırlanmış "benim yerime basar mısın?" şeklinde bir şeyler dedi ve kartımı bırakıp kaçt....
3-5 satırlık anlatımda bu kadar iç içe saçmalamaya dayanamayan Chris elindeki silahla Levent'in kafasına vurdu.
Chris: Küçükken topun gökdelene kaçmış olabilir mi? İnşaat kesmez bu kadar saçmalığı.
Levent: Bak dur inşaat hikayesi geldi aklıma böyle deyince, bir gün yine aynı yerde oturup içiyor...
Chris: Allah cezanı vermesin. İflahım kesildi.
Şeklinde söylenmeye devam ederken ana girişe doğru yürümeye devam ettiler.
O sırada dışarıdaki çatışma içeriye doğru sıçramıştı. Nemesis camdan içeriye kendisini atan Wesker'ın peşini bırakmaya niyetli değildi. Aynı yerden içeri girdi. Girdiği odada karanlık hakimdi. Bir ses duydu ve oraya doğru yöneldi. Dolabın içinde gizlenen Wesker ani bir hareketle dolaptan çıktı, ve tam çıkarken dolap kapağı Nemesis'e denk geldi. Nemesis ani gelen bu darbe ile yere yığıldı. Wesker oradan Jill ve diğerlerinin yolu takip etti.
Jill, Claire, Leon ana girişe ulaştıklarında nefes nefese kalmışlardı. Bu sırada ana holün hemen ortasında arkası dönül bir sandalye vardı. Sanki birisi oturuyordu. Jill eliyle sessiz olun işareti yaptı ve sandalyeye doğru yöneldi. Tam sandalyeye ulaştığında ani bir şekilde sandalye dönmeye başladı. Ve o sandalyenin boş olmadığını anladılar.
Leon: Jill kahve randevumuzu unut! Kiminle gideceğimi biliyorum!
Claire: Bu adamın kesinlikle Gargamel'in kedisi ile bağı var, çünkü tam bir AZMAN.
Chris ise son sabrını kullanarak yoluna devam ediyordu ve asansöre ulaşmak üzereydiler artık. O sırada hemen arkasından gelen bir çığlıkla geriye döndü.
Levent: Amanııınnnn. Bu beni ısırdı ya........!!!
Chris bu tepkiye gülmek üzere iken kendini zor tuttu. Mutasyona uğramış bir köpek tarafından ısırılmıştı Levent. Manzara dehşet verici olmasına rağmen Chris o iğrenç espri ve hikayelerin öcünü alır gibi hissetti ama yine de dayanamadı.
Chris: Levent, söz ver bir daha iğrenç espri yok. Ya da asansöre atlayıp gidiyorum ve bu güzel süs köpeği ile seni baş başa bırakıyorum. ahahaha.
Levent: Tamam dostum ne istersen söz! Bana bunu yapma. Öldür şunu! Bana kıyma sana da kuşbaşı hadi.
Chris: Lan manyak ölmek üzeresin ve yine de söz verirken espri derdindesin. Saplantılı psikopat!
Levent: Olum doğuştan geliyor bu olay kontrol edemiyorum kendimi. Bak birazdan kapı çalacak mesela. Kim o? Richard Gere.
Chris: Hay senin!
Gözü kapalı ateş ederek belki Levent'e denk getiririm dedi Chris ama adam öylesine ballı bir bünyeye sahipti ki o sırada hapşırdı. Hapşırırken vücudunun aldığı şekil ve gerilme reaksiyonu sayesinde beynini teğet geçen kurşun zombi köpeğin kafasına isabet etti.
Levent: İşte burada çok yaşa demelisin!
Chris: Kırk yıllık kraliçe arı olsam böyle bal göremezdim!
Dedi ve asansöre binip giriş katına yöneldiler.
Sandalyenin aniden dönmesi ile beklenmedi bir misafir çıkmıştı ortaya. Tam o anda yan kapı açıldı ve içeriye Wesker girdi koşarak. Asansör indi ve Levent, Chris ikilisi de artık oradaydı. Tek eksik kalan Nemesis ise geldiğini belli eden adımlarla yaklaştığını belli ederken sandalyedeki beklenmedik misafirden gelen ses;
Sona çok az kaldığını hissedebiliyorum!"
Son bölümle devam edecek...
Yıllar sonra hikayeyi bitireceğim mesajı atıyorum sonunda. Hikayenin yarım kalması beni de üzmüştü geçmişte. O kadar hayalin ardından, hikaye bir şekilde sonlanmayı hak etmişti. Ve son bölümle hayalleri ve hikayeyi şimdilik bitiriyoruz. Geçmişten bu yana hikayeyi zaman ayırıp okuyan herkese tekrar teşekkür ediyorum. Yeni hikayelerde ve de yolculuklarda görüşmek üzere. Hayal kurmaktan asla vazgeçmeyin!
Öncesinde elbette güzel ve sizi finalin içine çekecek bir şarkıyı tam olarak buraya bırakıyorum. Şarkıyı dinledikten sonra tam olarak final moduna girmiş olacağınıza eminim!
Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!" - Final Bölümü
Sandalyenin aniden dönmesi ile beklenmedi bir misafir çıkmıştı ortaya. Tam o anda yan kapı açıldı ve içeriye Wesker girdi koşarak. Asansör indi ve Levent, Chris ikilisi de artık oradaydı. Tek eksik kalan Nemesis ise geldiğini belli eden adımlarla yaklaştığını belli ederken sandalyedeki beklenmedik misafirden gelen ses;
"Sona çok az kaldığını hissedebiliyorum!"
Birkaç saniye süren derin sessizlik ortamın ateşini düşürmeye başlamıştı ki; Leon patladı.
Leon: Sen nereden çıktın, kırmızı giyen şeytanın kızı!
Sandalyenin dönmesi ile ortaya çıkan kişi, şeytani gülümsemesi ile Leon'un Levent ile takıldığından beri yarım kalan aklını tamamen başından alan Ada Wong'tu. Birden bire Leon'un surat ifadesi değişti, yaklaşık 20 dakika önce Jill Valentine'a sarkan abaza Leon gitmiş, Ada Wong'a sarkan abaza Leon gelmişti. Yani bir şey değişmemişti; Leon yine abazanın en önde gideni hatta halay başında mendil sallayanıydı.
Claire: Leon şu an dudağının sağ tarafından salyaların akıyor, istersen sil azgın köpek!
Levent: Bu köpeğin aşıları tam mı? Bütün gün yanımda dolaştı, abaza hastalığına yakalanıp düz duvara tırmanmayalım sonra!
Chris: Boku çıktı işin, adamların bir tarafında Nemesis diğer yanında Wesker var, halen kafa açmaya devam ediyorlar. Nasıl bir soğukkanlılık lan bu?
Ada: En son ne içtiyseniz aynısından istiyorum, hepinizin kafa güzel olmuş. Size yardım için geldim, Leon bana şeytanın kızı diyor! Elimdeki anahtarı görüyor musunuz?
Jill: Yok ben Leon'un ağızdan akan salyalara baka kaldım, bir tas su oldu resmen yerde, nasıl bir kuduz oldu çocuk sana bakarken. Şaşırdım.
Levent: Evet elindeki anahtarı görüyorum, hatta sol elinde duruyor, sol anahtarı diyordunuz demi buna siz?
Bu kargaşa içinde Wesker yerinden aniden fırladı ve hızlı bir şekilde köşede duran masanın bacağını tekme ile kırıp bundan bir sopa elde etti. Ve ne olduğunu anlamadan Levent'in yanına doğru yaklaşıp kafasına bu odun parçası ile vurdu ve Levent yere yığılıp bayıldı.
Wesker: Aynen o sol anahtarıydı, bu da masanın sol bacağıydı sersem herif! Ben bile dayanamadım artık bu saçma espri tarzına, işin komiği adam espri de yapmıyor, ciddi bir şey soruyor ama espri gibi geliyor bize, buna rağmen itici!
Ada: Bu manyağın bayıldığı cidden iyi oldu, düşmanım da olsan bu şık bir hareketti sayın Wesker. İşin özetine gelirsek; bu anahtar özel jetime ait. 15 dakika içinde hükümet şehri nükleer füze ile yok edecek. Ve benimle gelenler için son şans!
Wesker: Arkadaşlar, lütfen beni de aranıza alın. Size düşman gibiydim ama Nemesis beni kontrol ediyor neredeyse, kaçacak bir yerim yok, istediğinizi yaparım, bu adam ayıldıkça kafasına odunu geçiririm ve sizi yormasını engellerim.
Chris: En büyük düşmanın benim ama bu manyak baygın herife karşı bu şekilde davranacaksan sana olan düşmanlığımı bile unuturum. Benim için sorun yok.
Bu konuşmalardan sonra Leon hariç herkes Wesker'in onlara katılmasına evet verdi. Leon hariç dedim, çünkü o ısrarla Levent'in ayık gezmesini istiyordu, söylediğine göre o baygınken kendini eksik hissediyordu. Nasıl bir manyaklık kimse anlam veremedi ama orta noktada buluştular. Çözümse; Levent espri yaptıkça ya da espri yaptığını sandıkça Wesker odun ile ağız burun dalacaktı. Bu şekilde anlaştılar ve Chris hemen komutaya eline aldı.
Chris: Ada, haydi o zaman seni takip edelim ve bizi bu cehennemden çıkar! Nemesis neredeyse gelmek üzere ve bu adamların geyikliği yüzünden geri sayımın bitmesine 8 dakika kaldı.
Claire: Aynen, abime katılıyorum. Bizi buradan kurtar lütfen.
Jill: Haydi çocuklar gidiyoruz!
Levent: 1 dakika bir şey söylemem lazım.
Leon: Hayır Levent, şimdi değil, seni götürmeyeceklerdi ve zar zor ikna ettim sen baygınken, şu an konuşursan ölürsün ve ben senle ölürüm. Gerizekalı herif, ne yaptıysan bana, bağımlı oldum iğrenç yaşam tarzına. Lütfen sus, sakın bir şey söyleme.
Chris: Wesker sen odunu hazırla, bakalım ne diyecek?
Levent: Benim karnım acıktı, var mı yarım ekmek köfte?
Belli ki Wesker adamın kafaya sağlam geçirmiş, patlamaya 6 dakika kala adam yarım ekmek köfte dedi. Ve Leon'da durur mu, yapıştırdı lafı.
Leon: Benim de hem büyük hem küçük abdestim geldi. Yani ortaya karışık.
Claire: Büyük ve küçük abdest ne ola ki Jill?
Jill: Onu anlamadım ama ortaya karışık derken neyi anlatmaya çalıştı hiç anlamadım.
Levent: Lavabo şu tarafta Leon, büyük abdest 5 tl, küçük abdest 2 tl, karışık 10 yazıyor kapıda.
Chris: Wesker bey, sahne sizin?
Wesker: Zevkle, gömüyorum sobaya odunu!
Dedi ve odunu tekrar kafasına geçirdi Levent'in. Chris durma dedi, Wesker hiç beklenmeyeni yaptı ve odunla Leon'un kafaya da bir tane geçirdi, ikisi de üst üste gelecek şekilde yere yığıldılar. Nemesis'in sesi duyulurken, bu iki manyak ikiliyi de sürüye sürüye asansöre sürüklediler, Oradan en üst kata çıktılar ve çatının yoluna ulaştılar. Nemesis giderek yaklaşırken süre azalıyordu, sadece 2 dakika kalmıştı patlamaya.
Ada: Hızlanın, çok az kaldı.
Jill: Bu gerzekler yüzünden öleceğiz, bırakalım bence!
Claire: Evet bırakalım gitsin.
Wesker: Ölmek var dönmek yok, kimseyi ardımda bırakamam!
Chris: Wesker sen ne ara yufka yürekli oldun anlamadım, bu ikisine benzemeye başladıysan o odunu kafanda kırarım!
Çatıya çıktılar, özel jete doğru koşarak gitmeye devam ediyorlardı, Nemesis arkalarında belirdi, yavaş yavaş hepsi jete binmeye başlarken en arkada Wesker kaldı. Wesker elini hafifçe başına götürdü ve siz devam edin tarzında bir hareket yaptı.
Chris: 50 saniye kaldı, havalanmamız lazım Wesker!
Wesker: Hayır, size karşı çok hata yaptım, bu bedeli ödemem lazım, HASTALAVİSTA.
Herkes birbirine şaşkın gözlerle bakarken, bu hiç beklenmedik hareket herkesi duygulandırdı ama bir sorun vardı. Hem Leon hem Levent gözlerini açıp ayılmaya başladı, Jill önce Levent'in kafaya bir tekme attı ve Levent bu darbe ile kafasını Leon'un beyinciğine gelecek şekilde çarptı ve yine yığıldılar.
Jill: Üzgünüm, kurtulmamız bunların baygın kalmasına bağlıydı.
Bu esnada jet çalıştı, yavaş yavaş havalanırlarken Wesker elindeki meşhur odun parçasını Nemesis'e doğru gönderdi, döne döne gelen odun tam da bazukasını ateşlemek üzere olan Nemesis'in kafaya geldi ve onu sendeleterek yere yığdı. Ve onları kurtaracak son hareketi yaparak kendini feda etti Wesker. Nükleer füzeler şehre doğru yönelirken kahramanlarımız gökyüzünden tarihi ve efsanevi Raccoon şehrinin yok oluşunu izleyerek hüzünlendi. Çok anıları vardı. Ama her güzel şey gibi bu da bitmişti.
Chris: Her şey bitti, ama biz bir aradayız ve her bitiş yeni bir başlangıçtır.
Gözlerini birden açan Levent;
Levent: Evet kaslı çocuk, her bitiş yeni bir başlanKIÇTIR. Wesker ve odunu gidip biz de kurtulduğumuza göre, hepiniz kıçı yediniz!
Leon: Beni unutmayın, ben de yedim o kıçı. Hadi bakalım, toplaya bilirsek toplayalım dağıttığımız kıçı başı.
Levent: Sensiz olmaz kadim dostum; ama sizsiz hiç olmaz! Hepiniz iyi ki varsınız!
Okuduğunuz için teşekkürler. Raccoon City'den canlı çıkan son adamdan selamlar ve sevgilerle!
Kayıtlı
ManGa_Ka
Eski Üye
İleti: 25
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #1 :
28 Eylül 2011, 19:54:23 »
Sanırım ilk yorum benim
Açıkçası %98 okumadan geçerim ve yorum yapmam. Bu huyumu bilen bir çok arkadaş vardır mutlaka. Ama bunu okumadan ve yorumlamadan geçmem imkansız. Ben 10 yaşında daldım bu şehre. Garip bir şekilde özlem duyuyorum. Yazıyı çok beğendim. Devamında kimbilir neler olacak
Kayıtlı
Piskabak
Eski Üye
İleti: 46
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #2 :
28 Eylül 2011, 21:27:01 »
En saçma hayaller de olsa insanı duygulandırıyor bu şehir.Muhteşem betimlemen için teşekkürler Levent abi.Kafamdaki resim seninkiyle aynı olmasa da çok güzel.
Kayıtlı
DWG22
Site Denetmeni
İleti: 1158
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #3 :
29 Eylül 2011, 00:10:20 »
Levent abi, seni ölümünelemekten başka bir şey gelmiyor aklıma
Ellerine, gönlüne sağlık
Kayıtlı
K.Olivera
Eski Üye
İleti: 6
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #4 :
30 Eylül 2011, 17:43:43 »
Abi ellerine sağlık çocukluğumda raccoon citynin gerçekten olduğunu zannederdim
Kayıtlı
ilizyon
Eski Üye
İleti: 12
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #5 :
30 Eylül 2011, 21:41:48 »
Yazı Harika Olmuş Diye Bilirim.Ayrıca Video'yu Bir Kaç Kez İzledim Müzik Be Videonun Uyumluluğu Bir O Kadar Güzeldi. Anlatımında Kullandığın Ayrıntılar Daha İyi Hayal Edebilmemi Sağladı. Devamını Heyecanla Bekliyorum..
Kayıtlı
BySeLaMeT
Eski Üye
İleti: 38
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #6 :
30 Eylül 2011, 22:11:33 »
Devamın merakla bekliyorum tekrar tekrar Raccon City'e dönmek çok güzel bu akşam bir RE 2 ve RE 3 yapmak lazım Teşekkürler Levent...
Kayıtlı
Sn_AqE
Eski Üye
İleti: 73
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #7 :
01 Ekim 2011, 10:10:09 »
Bunu okuyan her re hayranı; şu ana kadar yazılmış en iyi yazı olduğunu ve kendini bir re ziyafetini beklediğini anlamıştır bence. Gerek kelimeler gerekse görseller mükemmel seçimlerden oluşmuş abi. En etkileyicisi de anlatım dilin. Ellerine sağlık abi.
Kayıtlı
ilsirya
Forever Emektarı
İleti: 337
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #8 :
01 Ekim 2011, 10:24:21 »
Bu şehir benim için unutulmaz birşey.Re'yi oynamaya başladığım ilk andan beri hep isimini duyuncu tüylerim diken diken olur.Tek kelime ile muhteşem yazmışsın abi.
Ellerine,emeğine,yüreğine sağlık.
Çok güzel bir yazıydı.Devamını merakla bekliyorum.
Kayıtlı
LW
Site Kurucusu
İleti: 561
Ynt: Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"
«
Yanıtla #9 :
01 Ekim 2011, 12:19:49 »
İş temposu haftasonu bile peşimi bırakmıyor. Ama fırsat bulduğum anda yazının ikinci bölümünü yazacağım. Birkaç güne olur bu da büyük ihtimalle. Okuan herkese teşekkür ederim ayrıca.
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
2
3
...
14
« önceki
sonraki »
Nekro Kelebek
//
Site Esasları ve Değerleri
//
Nekro Kelebek Günlükleri
//
Hayaller ve Ötesindekiler; "Raccoon City Ziyareti!"